Siyonistlerle İşbirliğine İtiraz İçin Görev Başına!  

Türkiye-İsrail ilişkileri son dönemde ivme kazanmış durumda. Siyonist cinayet şebekesinin elebaşları peşi sıra Türkiye’ye geliyor. AKP iktidarının uzun yıllar boyunca sınırsızca nemalandığı bir alandı Filistin meselesi, dolayısıyla da İsrail karşıtlığı… AKP işte bu politikalarından artık açıkça vaz geçtiğini gösteriyor ve Siyonistlerle pervasız bir münasebet dönemini hayata geçirmiş bulunuyor.

Türkiye ile İsrail arasındaki kriz dönemlerinde bile esasen ticari, diplomatik ilişkiler kopmuş değildi. Rekor oranlarda açıklanan karşılıklı mal sevkiyatları her zaman sürdü ancak özellikle Mavi Marmara katliamı ve onu takip eden dönemlerde diplomatik kriz tavan yaptı ya da öyle sunuldu. Sonuçta kapalı kapılar ardında yaşananları kimse bilemez.

NATO üyesi bir ülkenin yine bizzat NATO tarafından korunan bir rejime kafa tutması, onunla köklü bir hesaplaşmaya girmesi başka bir tartışma olarak bir kenarda durmalıdır. Asıl mesele ise İslami ve Erbakancı antisiyonist gelenekten geldiği varsayılan bir siyasi iktidarın dindar kamuoyunu ve tabanını aynı söylemlerle uzun süre absorbe edebilmesi ve bu politikasından vaz geçtiğinde de herhangi bir izah yapma ihtiyacı hissetmemiş olmasıdır. Bugün Siyonist rejimle Türkiye devleti arasındaki münasebetlerin zirve yapması karşısındaki ürkütücü sessizlik bu manada son derece düşündürücüdür.

Filistin’de soykırım uygulayan açık bir ırkçı-işgalci rejim var. Bu cani rejimin Filistinli katletmediği bir gün dahî yok! Büyük medyada yer bulamasa da özellikle farklı ülkelerden kullanıcıların yönettiği sosyal medya hesapları bu cinayetleri vakit yitirmeksizin takipçilerine ulaştırıyor. Maalesef dünya ve Türkiye bu cinayetleri kanıksamış durumda. Antisiyonist ve antiemperyalist cephenin iyice zayıfladığı bir vasatta hakikatin sesi epeyce kısılmış bulunuyor. Filistin halkının süregiden ölüm yolculuğu dünya kupası gürültüsü altında daha da görünmez bir hâl alıyor.

İsrail’in tam bir çete zihniyetiyle iş gördürdüğü yerleşimcilerin terörü ise ayrı bir başlık olarak ele alınmayı fazlasıyla hak etmektedir. Devlet destekli yerleşimci terörü ile Filistin halkının ev ve arazileri Siyonist yerleşimci sırıtkanlığıyla ellerinden çalınıyor, asırlık zeytin ağaçları kesilip sökülüyor. Uğursuz Siyonist işgal rejimi adım adım Filistin’i gasp ediyor.

Arap baharı sürecinde iyice birincil ehemmiyetinden uzaklaşan Filistin meselesinin uzatmalı istismarcılarının başında gelen AKP iktidarı da kendi geleceğini kurtarmak kaygısıyla tiyatroya tümüyle son vermiş görünüyor. Başından beridir samimiyet terazisinde zaten negatif görüntüler sunan iktidarın artık zevahiri kurtarmak gibi bir kaygısının olmadığı da kesinlik kazanmış durumda.

Küresel emperyalist koronun önündeki nadir engellerden biri olan Filistin direnişinin yanında yer almak her müslümana farzdır, antiemperyalist-antisiyonist her insan için birincil ödevdir. Bu sorumluluktan yola çıkılarak acil bir platform-mücadele organizasyonu kurulmalı ve bütün antiemperyalist-antisiyonist güçler bileşen olarak bu organizasyonda yer almalıdır. Bu organizasyon kesintisiz eylemliliklerle İsrail’le bütün işbirlikçi münasebetlerin kesilmesini hedeflemeli, Türkiye ve Ortadoğu’daki bütün işbirlikçi tutumları mahkûm etmeli ve mezkûr işbirlikçi politikaları geriletmelidir.

Katil İsrail rejiminin her gün katlettiği yavrularımıza ve küresel antiemperyalist cepheye olan bağlılık ve sorumluluğumuz bunu bize tarihsel bir yükümlülük olarak tevdi etmektedir. Bu sorumluluktan kaçış kendimizden kaçış anlamına gelecektir.

TOKAD

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın