1 Ocak 2018 günü itibariyle 1603 lira yapılan Asgari Ücret uygulaması İstanbul’da, Eminönü Meydanında düzenlenen eylemle protesto edildi.
Eğitim İlke-Sen, TOKAD, Özgür Yazarlar Birliği ve Sağlık İlke-Sen tarafından gerçekleştirilen eylemin başlangıcında konuşan Eğitim İlke-Sen Başkanı Ahmet Örs senelerin geçtiğini ancak zulüm ve sömürünün sona ermediğini vurgulayan bir konuşma yaptı.
İşçi temsilcisi Arslan Tunçay, asgari ücret artışının son derece yetersiz kaldığını ve emekçileri mağdur ettiğini söyledi.
İşçi-Der kurucusu Adnan Kondak ise konuşmasında özellikle işçi sendikalarının işçi mücadelesindeki pasif tutumlarını eleştirdi.
Taş-İş-Der’den Cemal Bilgin emekçinin, işçinin haysiyetiyle yaşamak için bu adaletsiz sisteme karşı sonuna kadar direneceğini vurguladı.
Topluluk adına basın açıklamasını ise Sena Özayas okudu.
Özayas konuşmasına sermaye-iktidar ortaklığının sömürü politikalarını sürdürdüğünü vurgulayarak başladı ve ekonominin büyüdüğü iddialarını eleştirdi.
İfsada ve sömürüye neden olan ekonomi politikalarının emekçilere yoksulluğu, asgari ücret köleliğini ve iş cinayetlerini dayattığını belirten Sena Özayas “sahte” olarak nitelendirdiği taşeron düzenlemesini yüzbinleri aşan ihraçlara neden olan OHAL’i eleştirdi, KHK’ların geri çekilmesini istedi.
Hakça üretim ve bölüşüm ile adil paylaşım ideali için mücadele edeceklerinin altını çizen Özayas, “Sermaye sahiplerine değil, sadece Allah’a kulluk edeceğiz!” diyerek konuşmasını bitirdi.
Eylem boyunca “Asgari Ücret Köleliktir, Sahte Taşeron Yasasına Hayır, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, OHAL Kalksın KHK’lar Geri Çekilsin, Kahrolsun Kapitalist Yağma/Köle Düzeni, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, Seneler Geçiyor Kölelik Bitmiyor, İşçiler Ölüyor Sermaye Büyüyor” sloganları atıldı, tekbir getirildi.
Haber: Mustafa Özeke
Eylemde okunan açıklama şu şekilde:
ASGARÎ ÜCRET KÖLELİKTİR, KÖLELİK DÜZENİNE SON!
Bismillahirrahmânirrahîm
Değerli arkadaşlar,
Yine 1 Ocakta, senenin bu ilk gününde, hak ve adalet taleplerimizle; zulme ve sömürüye, köleliğe itirazlarımızla meydanlardayız.
Hepimiz bizzat yaşayarak şahit oluyoruz ki sömürü ve kölelik düzeni seneler geçse de değişmiyor.
Emekçi halkımız, yoksul halkımız, alın terini evine ve ekmeğine taşıyan halkımız kölelik koşullarını yaşamaya devam ediyor.
Kapitalist yağma ve sömürü düzeni ise alın terini gasp etmekten, emeği yağmalamaktan vazgeçmiyor.
Bizler de Rabbimizin Beled Suresinde buyurduğu “Fekkü Raqabe!-Kölelere Özgürlük!” çağrısına uyarak hakkı haykırmak ve herkesi aynı sûrede yoksulun, ezilenin elinden tutarak gerçekleştirilecek “Sarp yokuşa tırmanma” çağrısına davet etmek için yine meydanlara çıktık ve bundan sonra da inşallah çıkmaya ve adalet mücadelesini her platformda sürdürmeye devam edeceğiz!
Kardeşler,
Kölelik uygulaması olan asgari ücret iktidar ve sermaye tarafından 2018 yılı için 1603 lira 12 kuruş olarak ilan edilmiştir.
Aralık ayında açlık sınırı 1608, yoksulluk sınırı ise 5238 lira olarak gerçekleşmiştir.
Yıllardır devam eden zulüm, sömürü ve kölelik düzeni korunmuş, kayıtlı-kayıtsız çalıştırılan milyonlarca asgari ücretli ile onların milyonlarca ailesi bir kez daha açlık ve sefalete mahkûm edilmiştir.
Sermaye sahiplerinin semirmesine, emekçi halkımızın kölelik ve yoksulluğunun derinleşmesine hizmet eden düzen tüm acımasızlığı ile devam etmektedir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu tiyatrosu her sene olduğu gibi göstermelik müzakereler yürütmüş, iktidar ve sermayenin çoğunluk oyları ve yandaş sendikanın göstermelik muhalefet şerhiyle sömürünün devamı kararını açıklamıştır.
Bu karar, herkes biliyor ki asla âdil değildir.
Bu karar, herkes biliyor ki asla hakkaniyetli değildir!
Çalışan, üreten, alın terini akıtan işçileri insan onur ve haysiyetine yaraşan bir hayattan ısrarla uzak tutan bu kararı reddediyoruz, utanç verici buluyoruz!
Değerli halkımız,
AKP iktidarı rekor büyüme oranları açıklıyor.
Bir yandan “ekonomimiz çok büyüdü” diye şişinirken iş asgari ücretlinin maaş artışına gelince “Ülkenin gerçeklerini dikkate almalıyız.” diyor.
Kendileri de biliyor ki büyüme rakamları hormonludur.
Kendileri de biliyor ki sermaye sınıfı, zenginler ve patronlar büyüdükçe emekçiler zayıflamakta, güçten düşmektedir.
Kendileri de biliyor ki büyüyen şey ithalattır, küresel sermayenin pazarlama kabiliyetidir.
Kendileri de biliyor ki büyüyen şey çevre tahribatıdır, şehirlerin ve tabiatın yağmalanması, ranta kurban edilmesidir.
Kendileri de biliyor ki 2000 yılında nüfusun yüzde 1’i toplam ülke zenginliğinin yüzde 38’ine el koyarken 2014 yılında bu oran yüzde 55’e çıkmıştır.
Kendileri de biliyor ki Asgari Ücret kendi 15 yıllık dönemlerinde 9 kat artmıştır ama zenginlerin serveti ve yoksulluk daha da katlanmıştır!
Kendileri de biliyor ki ağır çalışma ve yaşam koşullarında her ay 150 emekçi iş cinayetlerinde can vermektedir!
Yani kendileri ifsat düzeninin tabiata, şehirlere ve insana rağmen büyüdüğünü gayet iyi biliyor ve söz konusu emekçiler olunca “ülkenin gerçekleri” kandırmacasına başvuruyorlar.
Dostlar,
Kapitalist yağma düzeni Allah’ın insanlara verdiği bütün nimetlere el koyup bunları mutlu bir azınlığa devretmekte, geniş kitleleri bu nimetlerden mahrum bırakmaktadır.
Bu zulüm mekanizması Habil ile Kabil’in mücadelesinden, Hz. Musa ile İsrailoğullarını köleleştiren Firavun’un kapışmasından, dünyadaki sayısız ezen-ezilen karşıtlığından bugünlere ulaşmıştır ve her şekliyle de devam etmektedir.
Yeni bir durumla karşı karşıya olmadığımız âşikârdır.
Yeni durum güç, iktidar ve sermaye sahiplerinin sömürü mekanizmalarını hayatın en küçük alanlarından küresel boyutlara taşımış olmalarıdır.
Kıymetli halkımız,
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in beyanına göre bankalara borçlu insanlarımızın sayısı 31 milyona çıkmıştır.
Yoksul halkımız krediler ve kredi kartları marifetiyle bankalara rekor seviyelerde borçlandırılmış, modern tefeci kurumları olan bankalar her ay, her sene rekor kârlar açıklamıştır.
Bankaların en son yıllık kâr oranları yeni bir rekorla yüzde 30’u bulmuştur.
Enflasyon yüzde 13’e ulaşmış, işsizlik resmi verilerde artık yüzde 10’un altına inmeyecek duruma gelmiş, işi olanların kimi güvencesiz, taşeron koşullarda çalışırken kimi de asgari ücrete bile ulaşamayan rakamlara mahkûm edilmişlerdir.
Yoksulluğun pençesindeki halkımız piyango kuyruklarının yozlaştırıcı, çürütücü dolambaçlarında yitip gitmiş, devlet, sermaye sahipleriyle birlikte kurduğu düzenin kurbanlarını kendi elleriyle kumar bataklığına itmiştir. İşte bu Eminönü Meydanı ile şu Yeni Camii bu utancın bizzat şahididir!
Asgarî ücrete yapılan asgarî zam gelmeden elektrik yüzde 9’a varan oranda zamlanmış, yollar-köprü haraçları artmış, ekmek küçülmüş, yaşam emekçiler için iyice çekilmez hâle getirilmiştir.
Sahte taşeron düzenlemesi ile emekçilerin önemli bir kısmının kadro ve insanca çalışma umutları ortadan kaldırılmış; düzenleme, itaati dayatan bir yandaşçılığı temel almış, özde pek bir iyileştirme sağlanmamıştır.
OHAL ve KHK koşullarında yüz bini aşan haksız ve hukuksuz ihraç kitlesel mağduriyetler yaratmıştır.
Adil yargılamaların yokluğunda insan onuru ayaklar altına alınmış, milyonlarca insan hukuksuzluğun her türlü sosyal sonucuna mahkûm edilmiştir.
Özellikle son KHK toplumsal kırılma ve çatışmalara sebebiyet verecek mahiyettedir.
Bu hukuksuzluklar bir an önce sonlandırılmalıdır. OHAL kaldırılmalı, KHK’lar geri çekilmelidir.
Emeğin ve emekçilerin dostları,
Bu saydığımız birkaç örnek bile ülkedeki ekonomik sömürü düzenini açığa çıkarmaktadır.
Acımasız rekabetçi koşullar yerel ve küresel ölçekte insanlara, halklara dünyayı çekilmez hale getirmektedir.
Yüce Rabbimiz kullarından ifsat ve adaletsizliğe karşı mücadele etmelerini istemektedir.
Yeryüzünde bozgunculuk, adaletsizlik çıkarmaktan imtina edecek bir düzen kurmak boynumuzun borcudur.
İnsanı kula kulluk etmekten kurtaracak bir geleceğin inşası en temel kulluk görevimizdir.
Asgari ücret kölelik dayatması saydığımız olumsuzlukların en açık, en somut kanıtıdır, göstergesidir.
Milyonlarca insanın emeğini çalan bu zulüm ve sömürü düzeninin gerçek yüzü ancak bu şekilde bu kadar net görülebilirdi.
Bizim önerimiz, davetimiz açıktır:
Hakça üretim ve bölüşüm, âdil paylaşım!
Hakça üreteceğiz; kapitalist, ifsat edici, rekabetçi üretim anlayışına itiraz ediyoruz.
Yeryüzünü ve insanlığı tahrip etmeyen bir üretim anlayışını savunarak yol almalıyız.
Hakça bölüşeceğiz!
Tekelleşmeye, sermaye sahiplerinin Allah’ın bütün insanlık için bahşettiği nimetlere el koymasına karşı çıkıyoruz.
Âdil paylaşımı savunuyoruz!
Herkes alın terinin, emeğinin karşılığını alacak.
Kazandığını paylaşacak, rekabetin çürütücülüğünden dayanışmanın onardığı bir dünyayı kuracağız!
Sermaye sahiplerine değil, sadece Allah’a kulluk edeceğiz!
Kula kulluğu kaldıracağız!
Kardeşler,
Dünya hayatı adaletle zulmün mücadele sahnesidir.
Rabbimiz ahiret günü bizden bu mücadelenin hangi tarafında yer aldığımızı soracaktır.
Bütün dünyada mustazaflar, ezilenler acımasız kapitalist hegemonya tarafından maddi ve manevi bir baskılanmaya maruz bırakılıyor.
Oysa Allah yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istemekte ve bunu Kasas Sûresi 5. ayette beyan etmektedir.
Bunun gerçekleşebilmesi için tevhid ve adalet mücadelesini yükseltmek, her hâl ve şartta hak ve hakîkati dillendirmek zorundayız.
Şüphesiz ki Allah adaleti emreder, kötülükten sakındırır.
EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)
SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)
TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)
ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)
(Topluluk adına Sena Özayas)
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.