Kur’an, emrolunduğumuz gibi dosdoğru olmamızı ister!

 

TOKAD dernek salonunda “Ramazan ve Kur’an” sohbetlerinin birincisi, Ramazanın ilk günü yapıldı. Ahmet Örs’ün “Kur’an’da İyi ve Övülen Tutum ve Davranışlar” bahsinde işlediği bölümde öne çıkan tespitler şu şekilde:

– Kur’an iyilik ve doğruluk üzerine kuruludur

“O sarp yokuşu, geçidi aşmaya girişemedi. O sarp geçidin ne olduğunu sen bilir misin? O geçit bir köle âzâd etmek veya açlık gününde yakınlığı olan bir öksüzü yahut toprağa serilmiş bir yoksulu doyurmaktır.” [Beled Suresi, 11-16]

“Sarp geçit” ifadesinin karşılığı “bir köleyi özgürleştirmektir” diye ifade edilir.

– Bugün kölelik nasıl anlaşılmalı? Müslüman kadınları başörtüsü yasağından kurtarırsanız, insanları bankalara tutsak olmaktan kurtarırsanız, her türlü ifsada, yozlaşmaya karşı koyarsanız; İsrail’in Filistin’i işgaline engel olursanız bugünkü anlamda köle âzâd etmiş olursunuz.

– Bugün memleketimizde büyükbaş hayvan sayısı artıyor. Fakat bu hayvanlar köylülerin elinde değil zengin çiftlik sahiplerinin elindedir. Yoksullaştırıcı politikaların derinleştiğini, uçurumların arttığını görebiliriz.

– Kur’an’da akrabalık iki boyutludur: Kan bağı ile olan akrabalık ve din kardeşliği ya da sosyal kardeşliktir. Bugün insanların prim ödeyerek evlerini, geleceklerini garanti altına almaya çalışıyorlar. Burada ise Kur’an, yakınlara bakmamız gerektiğini söylüyor. Dini bir şart koşmuyor, yolda kalmışa, yoksulluktan halsiz düşmüşe bakmayı “sarp geçit”i aşmak olarak niteliyor. Yani kendine değil, herkese Müslüman anlayışını yerleştiriyor. Bunu isteyen vahiydir. Hz. Peygamber, elinde vahiy olduğu için âlemlere rahmettir.

– Allah bir ırmağı, gölü, denizi, yağmuru adilce büyün dünyaya pay ederken insanlar bunun sadece kendi çıkarlarına olmasını, kendi mahallelerine akmasını istiyorlar.

– Beled sûresindeki kölelik, asgari ücretli bir kişiyi çok rahat tanımlar günümüzde. Asgari ücret 803 bir günün iftar menüsü 120 liradır.

– Kur’an-ı Kerim’in ön gördüğü sosyal dayanışma, karşılıksız yardım etmek, akrabaları doyurmak ve onlara bakmaktır. Oysa kapitalizm her şey için karşılık ister. Eskiden insanlar birinin evi yandığında karşılıksız olarak her şeylerini seferber ederken kapitalist sistemde böyle durumlar için sigorta sektörüne başvurulur. Onlar da tefeci bankacılık sisteminin bir parçasıdır tabi. Kur’an karşılıksız yardımı ve dayanışmayı emrediyor.

– Beled suresinde apaçık kapitalizm ve hedonistlik  eleştirisi vardır.

Herbert Spencer gibi Sosyal Darvinistler batan kişi veya kurumlara müdahale edilmemesi gerektiğini, onların zamanla yok olması gerektiğini söylerler. Allah ise tam tersi yardım edin, müdahale edin diyor.

– Müslüman olan ilk sahabeler ilk olarak mallarını Allah uğruna harcayıp sofralarına yoksulları alıyorlardı.

“Sonra inanıp birbirlerine dayanıklı (sabırlı) olmayı öğütleyen ve birbirine merhametli olmayı salık verenlerden olmaktır.” [Beled Sûresi, 17]

– Her şey malı mülkü paylaşarak da olmuyor. İnanıp birbirlerine dayanıklı ve dirençli olmayı; Allah, adalet ve özgürlük yolunda direnişi üretip yaygınlaştırmayı tavsiye etmeleri gerekiyor müslümanların.

– “Direniş var yılgınlık yok!” gibi sloganların özü budur. “Sömürü odaklarına, emperyalistlere karşı direniş örgütleyin!” diyor Allah. “Bu alanda birbirinize hakkı ve sabrı tavsiye edin. Ve bunu yaparken merhametli olun!” İnsanlar öfkeyle hareket edince merhameti elden bırakıyorlar. “Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin.” (Maide, 8) ayeti bu anlamda önemlidir.

– Kur’an ölü bir kitap değildir. Nasıl 1400 yıl önce indiyse, bugün okuduğumuzda bizim dönemimize, bizim sorunlarımıza; sosyal-siyasal meselelerimize, çelişkilerimize inmiş gibidir. Kur’an’ın evrensel olması budur.

“Ancak tevbe eden, inanan ve yararlı iş (salih amel) işleyen kimselerin; işte Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah bağışlar ve esirger.” [Furkan, 70]

– Cenabı Allah’a karşı hatalarımızı samimice itiraf etmek gerek. Hatasızlığımızla insan değiliz. O zaman insan olamayız. Melek de değiliz biz. Tevbe, sürekli sorgulama, hatalarımızı gözden geçirme ve bağışlanma dileğidir. Tevbe edince de melek olamayız, bu dairesel olarak sürer gider. Bu bilinç içinde olmalı.

“Kim güç (ve şeref) isterse (bilsin ki) güç (ve şeref) tümüyle Allah’ındır.” [Fatır Suresi, 10]

– 2023 Güçlü Türkiye hedefi. O kadar güce, iktidara odaklanılmış ki siz ne yaparsanız, hangi eleştiride bulunsanız bunu haksız muhalefet görüyor ve eleştirileri ihanet gibi algılıyor. Mustafa İslamoğlu’nun Gezi Olayları ile ilgili hutbesinde sabahleyin çadırlara yapılan operasyonu eleştirdiğini ve orada “tekasür çılgınlığı içindesiniz, büyüklük, büyüme saplantısı içindesiniz” gibi eleştirilerine tanık olduk. Gü, kudret, ihtişam ve iktidarda; NATO gibi, yerel ve küresel sermaye gibi taraflarda “şeref” aranmaz. “Şeref” ancak Allah’ın bizlere vahiyle bildirdiği değerlerde aranır.  Tekasür Sûresinde Rabbimiz, Bir aç gözlülük saplantısı içindesiniz. Mezarlarınıza girinceye dek süren.” buyurur. Büyüme tutkusunun sonu yoktur. Başkalarını ezen büyür en nihayetinde; emekçiyi, başka bir memleketi…

– Bütün şan, şeref, güç, kuvvet Allah’ındır. Borsa hisselerinin yükseliyor olması şan ve şeref getirmez. Kanal İstanbul’u yapmak şan ve şeref getirmez. Dünyada oyun kurucu bir devlet olduk demek şan ve şeref getirmez.

“Sana emrolunduğu gibi dosdoğru ol. Sen ve seninle birlikte tevbe edenler, aşırı gitmeyin. Allah yaptıklarınızı görmektedir.” [Hûd Sûresi, 112]

– Yalan konuşmaktan tutun da Allah’ın gösterdiği yolda ilerlemeye kadar anlatan ayettir. Müslümanlar bugün bu emri de, bu emrin gereğini de unutmuşlardır. Sırat-ı Müstakim üzere olmak, Tevhid yolunda adaletten, kulluktan sapmadan gitmek esastır. Bireysel, yerel ve küresel bütün ilişkilerde “emrolunduğumuz gibi dosdoğru ol”malıyız! Dengesiz, aşır tavırları Rabbimiz kınamaktadır.

TOKAD Kur’an sohbetleri, Ramazan boyunca her gün saat 13.00’te gerçekleştirilecek.

Haber: Sedanur Tokel

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın