Hucûrat Suresinde Toplumsal Farklılıklara Yaklaşım

Seminerlerimizde bu hafta Şinasi Uludoğan “Hucurât Sûresinde Toplumsal Farklılıklara Yaklaşım” konusunu işledi.

Mü’minler arası ilişkilerden Müslim-gayrimüslim unsurların münasebetlerine kadar sûrenin önemli mesajlar verdiğini söyleyen Uludoğan, Hucurât Sûresini okuduktan sonra aşağıdaki tespitlerde bulundu.

Mü’min insanın temel hareket noktası adalet olmalıdır

-Allah Kuran’da övülmesi gerekenleri övdüğü gibi, laneti hak edenlere, müstekbirlere de lanet eder.

-Hucurât sûresinin Müslümanlara bakışı önemlidir. Kur’an merkezli düşünen insanlar, hayata vahiy penceresinden bakmak zorundadır.

-Nisa 135’te Allah şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babanız ve akrabanız aleyhinde de olsa Allah için şahitlik eden kimseler olun. (Haklarında şahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakındır. Hislerinize uyup adaletten sapmayın, (şahitliği) eğer, büker (doğru şahitlik etmez), yahut şahitlik etmekten kaçınırsanız (biliniz ki) Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”

Bu ayette de anlatıldığı gibi mümin insanın temel hareket noktası adalet olmalıdır ki tüm insanların kurtuluşuna vesile olabilsin.

Toplumsal sorunların sebebi Kur’an’dan uzaklaşmaktır

-Allah, Âdem’i topraktan diğer insanları da Âdem’den yarattığını ifade ediyor. Onun için Allah katında üstünlük vesilesi Kur’an’ın da belirttiği gibi takvadır, Allah’tan en çok sakınmaktır.

Yeryüzünü üstünlük vesilesi sayılan her türlü anlayıştan arındırıp yaşanabilir kılmak buna bağlıdır. Hucurât suresi bu minvalde önemli mesajlar barındırır.

Bu anlamda milliyetçilik veya kavmiyetçilik insanı saptıran bir şeydir.

-Peygamberlerin hayatlarını Kur’an’dan öğreniyoruz. Kur’an’ın da belirttiği gibi Mü’minler Resulullah bir söz söylemişse onun önüne geçemez. Bu hayat düsturu haline getirilmeli genel ahlak prensibi olmalıdır. Bu toplumda Müslüman önderler için de geçerli bir kuraldır.

Allah, Kur’an’da “Ey iman edenler! Size bir fâsık haber getirdiğinde” diyor kerim kitabımız Kur’an “durup gerçeği araştırın.” Bunu yapmazsak başımıza geleceği de söylüyor: “Yoksa istemeden insanların hukukuna tecavüz eder ve sonra yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.” (49:6)

-Müslümanlar kendilerine gelen haberleri vahyin, adaletin ve vicdanın süzgecinden geçirmelidir. Yoksa maruz kaldıkları dezenformasyonu kabullenmiş olurlar.

Kendini üstün görme eğilimi bir zihniyet sorunudur

-Türkiye’de şu an yaşanan Türk-Kürt etnik çatışması da Allah’ın vahyi ile çözüme kavuşur.

-İnsanlar genellikle kendilerini yeterli gördükleri için sapıtma eğilimindedir.

-Kur’an iman kardeşliğini esas alır ve atalar ile övünmeyi kerih görür.

-Kişi için sadece çalıştığının karşılığı vardır ve üstünlük teslimiyetle orantılıdır.

-Kavmiyetçiliği yasaklayan birtakım hadisler de vardır. Toplumdaki ya sev ya terk et mantığı tam da bu hadislerin işaret ettiği olumsuz durumdur.

-Yaratılış ayetlerini iyi tefekkür etmek gerekir. Kur’an’da birçok yerde Hz. Adem’in yaratılış kıssası anlatılır. Yapısıyla övünen ilk varlık şeytandır ve cezası cennetten kovulmak olmuştur.

İsrailoğulları da bir diğer kendini üstün görme örneğidir. Onlar da Allah’ın lanetine uğramıştır.

-Kendini üstün görme eğilimi bir zihniyet sorunudur. Etnik, dinsel, mezhepsel taassup da aynı kategoriye dâhil edilebilir. Allah katında bir karşılığı yoktur.

Vahyin dışındaki başka bir ölçü bizi adaletsizliğe sevk edebilir

-Firavun’un halkını bölerek onları zayıf düşürmesi ile bugünkü egemenlerin yaptığı birbirine benzer özellikler taşır. İşçilerin sermayeye karşı mücadelesinde bile kendi aralarında bir çatışma ortamı doğurmuştur.

-Kürt sorunu da, sermayenin baskıları da ancak İslami bir metotla çözüme kavuşturulabilir.

-Kendini Müslüman olarak niteleyen insanların bu sorunlara ilgisizliği düşündürücüdür.

-Allah’ın belirlediği şekilde siyaset yapmak hakikati her ortamda anlatmak gerekir. Umulur ki ibret alanlar olur.

-Müslümanlar da kendi aralarında çatışabilir. Onların arasını bulmak da adaletli olmaktan geçer. Onların arasındaki sorun da Kur’an’dan uzak kalmaktan kaynaklanıyor.

-Zandan uzak kalmak gerekir. İnsanların kusurlarını araştırmamalıdır. Bireylerle değil, küfür sistemi ile mücadele etmelidir. Müslümanların ayrılığı egemen güçlerin ömrünü uzatır.

-Eğitim sistemi de resmi ideoloji çerçevesinde nesli ifsat etmede büyük bir misyon üstlenmiştir.

-Cahiliyenin ürettiği fikirler insanları birbirine düşürüyor. Vatan kavramının kutsallaştırılması da bunlardan biridir. Hâlbuki Allah’ın arzı geniştir. Toprağın bir kutsallığı yoktur.

-Sıkıntıların çoğu Allah’ın kitabıyla hemhal olmamaktan kaynaklanıyor.

Hz. Peygamber sadece namazda oruçta değil her alanda bize örnektir

-Hz. Peygamber sadece namazda oruçta değil her alanda bize örnektir. Olumsuz rivayetler bizi peygamberin örnekliğini göz ardı etmeye itmemeli.

-Toplumsal farklılıklara Hz. Peygamberin yaklaşımı Kur’an’ın emrettiği şekilde olmuştur. Farklı unsurların sorunları da onların yasalarıyla çözümlenmiştir. Kur’an’ın istediği çözüm Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktır.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın