Uzun yıllar boyunca katlanarak büyüyen Kürt sorununun, daha da yakıcı hale geldiği bir aşamadayız. Yaşanan gelişmeler herkesin en doğal haklarıyla, özgürce yaşama ihtimalini zayıflatırken; nefret tohumlarının her yere saçılmasına sebep oluyor. Acının ve öfkenin; aklı ve vicdanı körlediği bu iklimden hızla uzaklaşmak zorundayız. Bu sebeple, hakkı ve adaleti tavsiye edecek ve gereğini yerine getirecek somut adımlara, çabalara ihtiyaç duyuyoruz.
Hiçbir sorun kendiliğinden ortaya çıkmaz. Sorunun kaynağını açıkça ortaya koymamak bizi ancak çözümsüzlüğün dolambaçlı yollarına götürecektir. O yollarda neyi yitirdiğimizi geçmişe ve bugüne bakınca rahatlıkla görüyoruz… Kemalist politikaların ürettiği ve ulus devlet projesi ile halkın farklı kimlik ve inançlarını yok saymanın ortaya çıkardığı bu tablonun değişmesi için herkesi inisiyatif almaya çağırıyoruz.
Kürt sorunu, Türkiye’de hukuksuzlukların, adaletsizliklerin, yerinden-yurdundan sürülmelerin ve daha birçok acının yaşanmasına sebebiyet veren bir konudur. Çözümsüzlük, karamsarlığı ve kayıpları arttırıyor. Çözüm ise ulus devlet dayatmasının ortaya çıkardığı diğer meselelerin çözümüne de katkı sağlayacaktır.
Tüm duyarlı kesimlerden, özellikle İslami kamuoyundan beklentimiz şudur: Zulmün birçok boyutunun yaşandığı Kürt sorununa duyarsız ve tavırsız kalınmamalıdır. Vahyin adil şahitleri olarak adalet temelinde bir çözüm için harekete geçilmelidir. Kaybettiğimiz sadece zaman değil… Bugün Kürt sorununun tüm taraflarına somut uyarı ve taleplerle seslenmez, çözüme dönük somut tekliflerde bulunmaz ve haklı taleplerin ısrarcı takipçileri olmazsak, yarın ortaya çıkacak tablodaki sorumluluğumuzun büyüklüğünü görmek zorundayız.
Gazze’deki kardeşlerimiz için son derece haklı olarak gösterdiğimiz duyarlılığı, kendi coğrafyamızdaki bu soruna karşı sergilememek ve hepimizi yakan bu ateşe ilgisiz kalmak asla ve asla İslami bir tutum olamaz. Bize düşen tarafını, hakkaniyetten ve vicdandan yana seçmektir. Vahye en büyük davet de ancak böyle bir pratik içinde gerçekleşebilir.
Sonuç olarak devletin hükümetten başlayarak bütün kanatlarına, Kürt meselesinde rolü ve etkisi bulunan istisnasız tüm taraflara, İslami inancımızın gerekleriyle barış ve adalet çağrısı yapmayı gerekli görüyoruz. Bu acil çağrıyı fiili organizasyonlar, kampanyalar, yazı ve bildirilerle ısrarlı bir şekilde gündemde tutup devam ettirmeyi Müslüman kanaat önderlerine, aydınlarımıza, yazarlarımıza, şairlerimize ve İslami çevrelere, sivil oluşumlara, dernek, vakıf ve sendikalara teklif ediyor, somut her adıma destek vereceğimizi beyan ediyoruz.
TOKAD (Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği)
ÖZGÜR EĞİTİM-SEN
TASFİYE DERGİSİ
ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ
Hem de hemen!
Vakit kaybetmeye tahammülümüz yok!
İşte böyle biridir, yetimi itip kakan,
yoksulu doyurma arzusu/gayreti duymayan. Yazıklar olsun şu namaz kılıp duranlara…
onlar insanlığın yetimleri, yoksulları.. eğer biz de içimizde zonklayan bu ağrıyı dindirmeye, kurtlanmaya yüz tutmuş bu yarayı sarmaya başlamazsak vay halimize…
yazıklar olsun böyle namaz kılıp duranlara!!!
şöyle bir sorun olabilir,
http://3.bp.blogspot.com/_0A3RU3Xg5xI/TSES7ulsxqI/AAAAAAAAAH8/_XQE5JWaxlc/s1600/empathie.gif
bunu da neresinden istiyorsanız orasından tutun.
http://www.cnnturk.com/fotogaleri/turkiye/2011/05/17/oglu.icin.polise.boyle.yalvardi/11307.4/index.html#photogal
esasen kürt sorunu yoktur, kürdistan sorunu vardır.
başbakan virgülü atmıştır,
http://www.youtube.com/watch?v=StKzRlPB6zg&feature=related
Evet her soruna olduğu gibi kürt sorununa da belki daha doğrusu ülkemizdeki tüm olumsuzluklara vahyi bir öneri sunma zamanı.
Hiç bir polemiğe girmeden inanan insanler isek Rabbimizden bize gelmiş olan o yüce mesajın 49. SURESİ OLAN HUCURATTA bu ve benzeri sorunların çözümü çok açıktır.
Ey kendisini ilahlaştıran ALLAH azze ve celleyi yer yüzüne karıştırmayan zavallı kürt ve türk yöneticiler ,gelin göklerin ve yerin Rabbi olan Allahın indirmiş olduklarına iman edin ve ona hakiki anlamda teslim oup uyun. Yoksa hem siz hemde yandaşlarınız hemde bu ülke bu gidişattan fayda göremez.