TOKAD tarafından yapılan basın açıklamasında asgari ücrete yapılan zam eleştirilerek, “Sermaye sahiplerini memnun etmekten başka bir amacı olmayan politikalar milyonlarca insanı sefalet ücretiyle köleleştiriyor. Bu resmen “kölelik”tir.” denildi
Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD), asgari ücret zammı ve son dönemdeki ekonomi politikalarına ilişkin bir basın açıklaması yaparak “Kapitalist ekonomik anlayışın acımasız kıskacı, çalışanları, emekçi insanları hemen hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamayacakları sefalet ve zulüm ücretleriyle baş başa bıraktı. Gelir dağılımının uçurumlarla ifade edildiği bir vasatta adil paylaşım için harekete geçmesi gereken hükümet ise bu konuda hiçbir şey yapmıyor. Sermaye sahiplerini memnun etmekten başka bir amacı olmayan politikalar milyonlarca insanı sefalet ücretiyle köleleştiriyor. Evet, bunun anlamı devletin belirlediği ücretlerle resmen “kölelik”tir. Başka hiçbir tanım bu gerçekle uyuşmaz. Asgari ücret, sendikaların belirlediği ortalama açlık sınırının 200; yoksulluk sınırının ise tam 1800 lira gerisindedir. Telaffuzu kolay bu rakamların yaşamsal karşılıkları korkutucudur. Hiçbir vicdan bu durumu kabul etmez, hiçbir sistem bu durumda “sosyal devlet” olarak kabul edilmez.” denildi.
Basın açıklamasında, halkın ve esnafın krizde olduğu bir dönemde bankaların yüksek kâr elde etmesini kapitalist sistemin sömürü boyutunu ortaya koyduğu ifade edilerek, AK Parti’nin bu konudaki politikaları eleştirildi. TEKEL işçilerinin de gündeme geldiği açıklamada “İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, adalet için adım atmayı bırakın kapitalistlikte “şahin” kesiliyor! Devletin kârını önceleyerek sosyal adalet ilkesine kayıtsız kalıyor. Dilinden düşürmediği “insanı yücelt ki devlet yücelsin” sloganının ücretlerini yok derecesine indirip buz gibi havada havuza doldurduğu TEKEL işçilerine yönelik acımasız uygulamalarıyla koskoca bir yalan olduğunu ilan ediyor. Açlık sınırının bile çok altındaki asgari ücret uygulamasıyla sadece sermaye çevrelerini yüceltmeyi amaçladığını gösteriyor, çalışanları “ölmemeye” mahkûm ediyor! İcranın başı olarak hükümete sesleniyoruz: Sermaye sahiplerini değil çalışan yoksul halkın yanında olun! İnsanları açlığa ve sefalete mahkûm etmenin bedeli ağırdır. Bunu ne âlemlerin Rabbi olan Allah, ne de halkımız kabul eder. Bir an önce asgari ücret zulmüne son verip adil bir paylaşım için politikalar geliştirin!” ifadeleri yer aldı.
Basın açıklamasının tam metni:
KÖLELİK ÜCRETİNE HAYIR!
Türkiye 2010 yılına da asgari ücret zulmüyle başladı. 1 Ocak 2010 tarihinden geçerli olmak üzere 16 yaşından büyükler için asgari ücret 577 lira olarak uygulanacak. 16 yaşından küçükler içinse 499 liralık ücret geçerli olacak.
Kapitalist ekonomik anlayışın acımasız kıskacı, çalışanları, emekçi insanları hemen hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamayacakları sefalet ve zulüm ücretleriyle baş başa bıraktı. Gelir dağılımının uçurumlarla ifade edildiği bir vasatta adil paylaşım için harekete geçmesi gereken hükümet ise bu konuda hiçbir şey yapmıyor. Sermaye sahiplerini memnun etmekten başka bir amacı olmayan politikalar milyonlarca insanı sefalet ücretiyle köleleştiriyor.
Evet, bunun anlamı devletin belirlediği ücretlerle resmen “kölelik”tir. Başka hiçbir tanım bu gerçekle uyuşmaz. Asgari ücret, sendikaların belirlediği ortalama açlık sınırının 200; yoksulluk sınırının ise tam 1800 lira gerisindedir. Telaffuzu kolay bu rakamların yaşamsal karşılıkları korkutucudur. Hiçbir vicdan bu durumu kabul etmez, hiçbir sistem bu durumda “sosyal devlet” olarak kabul edilmez.
Uluslar arası güçlerin, yerli kapitalist çevrelerin sarmalında halkımız yoksulluğa mahkûm ediliyor. Yoksulluk adeta bir kader gibi bilinçlere kazınmak isteniyor. Ekonomik çaresizlik siyasal olarak çaresiz bırakılmanın payandası kılınıyor. Vergi ve borç yükü altında ezilen halkımızın tepesinden tokmak bir türlü eksik olmuyor.
Neredeyse birkaç kuşak ötesine kadar fertlerin borçlandırıldığı bir ülkedeyiz. Her geçen gün insanların çaresizliğinin bir göstergesi olarak bankalara borçlanan insan sayısı artıyor. Kredi borçlarını ödeyemeyenler, kredi kartı faizleri arasında nefes alamayanlar canlarına kıyıyorlar. Toplumsal bir cinnet hali her geçen gün biraz daha fazla egemen oluyor, geleceğe dönük umutları biraz daha yok ediyor.
Asgarî ücret böyleyken bütün dünyada bankaların battığı kriz döneminde Türkiye’deki bankalar rekor kârlar açıklıyor. Soruyoruz, acaba bunun sırrı nedir? Üstün bankacılık ilminizden dolayı mı bu kadar kâr elde ediyorsunuz? Yoksa başka ülkelerde olmayan dâhî CEOlarınız mı var? Söyleyin de onlar da öğrensin! Yoksa ülkedeki bütün kaynaklar size mi seferber edildi?
İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, adalet için adım atmayı bırakın kapitalistlikte “şahin” kesiliyor! Devletin kârını önceleyerek sosyal adalet ilkesine kayıtsız kalıyor. Dilinden düşürmediği “insanı yücelt ki devlet yücelsin” sloganının ücretlerini yok derecesine indirip buz gibi havada havuza doldurduğu TEKEL işçilerine yönelik acımasız uygulamalarıyla koskoca bir yalan olduğunu ilan ediyor. Açlık sınırının bile çok altındaki asgari ücret uygulamasıyla sadece sermaye çevrelerini yüceltmeyi amaçladığını gösteriyor, çalışanları “ölmemeye” mahkûm ediyor!
Halkımız şunu bilmelidir ki bu zâlimâne uygulamayı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. İnsanca bir yaşam için asgari ücret zulmüne derhâl son verilmelidir. Memur ve işçi sendikaları, diğer sivil toplum örgütleri var güçleriyle bu uygulamaya karşı çıkmalıdır. İnsanlık literatüründe yeri olmaması gereken bu kavram hiçbir şekilde savunulamaz!
İcranın başı olarak hükümete sesleniyoruz: Sermaye sahiplerini değil çalışan yoksul halkın yanında olun! İnsanları açlığa ve sefalete mahkûm etmenin bedeli ağırdır. Bunu ne âlemlerin Rabbi olan Allah, ne de halkımız kabul eder. Bir an önce asgari ücret zulmüne son verip adil bir paylaşım için politikalar geliştirin!
TOKAD
(Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği)
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.