Derinleşen Yoksulluğa, Sömürü Düzenine, Asgarî Ücret Tespit Komisyonu Tiyatrosuna Hayır!

İstanbul Eminönü Meydanında Eğitim İlke-Sen, Sağlık İlke-Sen, TOKAD ve ÖYB Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapı ve çalışmalarını, derinleşen yoksulluğu, sömürü düzenini protesto eden bir eylem düzenledi, “hakça bölüşüm, adil paylaşım” çağrısı yaptı.

Eylemin başında bir konuşma yapan Eğitim İlke-Sen başkanı Ahmet Örs, tespit komisyonunun ötesinde sistem gerçeğiyle yüzleşilmesi ve onunla hesaplaşılması gereğine vurgu yaparak sömürü ve köle düzenine karşı meydanlarda olmaya devam edeceklerini söyledi.

Eylem boyunca “Tespit Komisyonu Dağıtılsın, Rakamlar Sahte Yoksulluk Gerçek, Sermayenin Kölesi Olmayacağız, Sermayenin Değil Rabbimizin Kuluyuz, Asgari Ücret Köleliktir, Hakça Bölüşüm Adil Paylaşım, Kahrolsun Kapitalist/Yağmacı Köle Düzeni, Zam Sömürü Yağma Düzenine Hayır” sloganları atıldı, tekbir getirildi.

Haber: Elif Aydın

Topluluk adına Cahit Erdem Örs’ün okuduğu açıklamanın tam metni şu şekilde:

DERİNLEŞEN YOKSULLUĞA,

SÖMÜRÜ DÜZENİNE,

ASGARÎ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU TİYATROSUNA

HAYIR!

Bismillâhirrahmânirrahîm

Değerli arkadaşlar,

Açık devalüasyon ortamında halkımız uluorta daha da yoksullaştırılırken Asgari Ücret Tespit Komisyonu diye bir tiyatro oynatılıyor.

İktidar ve sermaye çevrelerinin işlettiği 12 Eylül artığı bu komisyon emekten, emekçiden, hak ve adaletten alabildiğine uzak yapısıyla insanların alın teri hakkında hüküm veriyor, kendince açlık-tokluk sınırları çiziyor.

Sahte oranlar üzerinden çalışanların enflasyona ezdirilmeyeceği iddia ediliyor.

Hâlbuki herkes biliyor oranların, rakamların, beyanların yalan olduğunu; herkes biliyor ezilenlerin, yoksulların nasıl bir kölelik yaşamı sürdürdüğünü!

Bakın, rahat anlaşılsın diye iki farklı oran paylaşalım.

Biri devlet kurumu olan TÜİK’ten. TÜİK hesaplamalarına göre kasım ayı itibariyle yıllık enflasyon yüzde 21.31 olarak gerçekleşmiş.

Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise enflasyonun yüzde 58.65 olduğunu tespit etmiş!

Bu nasıl bir farktır Allah aşkına!

Hangi oran gerçektir?

Alın teri yağmalanan, emeği ve geleceği çalınan kitleler elbette gerçeğin ne olduğunu çok iyi biliyor!

Sahte enflasyon rakamları ile saklanmak istenen hakikatin farkındayız!

Ülkeyi küresel sermayenin ucuz iş gücü cennetine çevirmek isteyen politikaların farkındayız ve bu politikaları tümüyle reddediyoruz!

Esnafından memuruna, işçisinden emeklisine, çiftçisinden işsizine kadar bütün halk kesimlerinin nasıl bir kıskaca sıkıştırıldığını görüyor, bunu bizzat tecrübe ediyoruz.

Herkes bilsin ki bizler de bu meydanlarda gücümüz yettiğince yalana ve sömürüye karşı hakikatten yana durmaya gayret edeceğiz.

Kıymetli dostlar,

Asgarî Ücret Tespit Komisyonu müzakerelerini bir oyun olarak görmekte haklıyız.

Az önce de vurguladığımız gibi hükümetten, işverenlerden ve işçi sendikalarından birer üye olmak üzere emekçiler hesabına baştan kaybettiren bir düzenek kurulmuş.

Söz konusu sendikalar da zaten “sarı” sıfatıyla nam salmış, emeği pazarlamakla meşhur olmuşlar!

Açlık sınırının 3 bini, yoksulluk sınırının 10 bin lirayı çoktan geçtiği, liranın döviz karşısında her gün tepetaklak olduğu bir vasatta asgari ücretin ne kadar olması gerektiği tartışılıyor.

Bu sömürü ortamında utanmadan birtakım rakamlar telaffuz eden çevreler 4 binden 5 bin 200’e kadar farklı ücret önerilerinde bulunuyorlar.

Bize düşen ise, Turgut Uyar’ın “Açlık Çoğunluktadır!” şiirinden hareketle konuşmaktır.

Bu açlık ve yoksulluk sınırlarına, peşi sıra gelen zamlara, her gün derinleşen yoksulluğa rağmen 4 bin, 5 bin 200 gibi rakamlar dolayımında siyaset yapmak emeği, çalışanı sermayeye peşkeş çekmek demektir.

Bütün bu tiyatroları, kepazelikleri reddediyoruz.

Çözüm olarak “Hakça Üretimle Bölüşümü ve Adil Paylaşımı” teklif ediyoruz.

Üretirken birlikte üreteceğiz; kayıpta da, kazançta da ortak olacağız.

İşçi-patron, sermaye-emek çelişkilerinin olmadığı başka bir dünyayı, başka bir düzeni işaret ediyoruz.

Allah’tan başkasına kulluk sonuçlarını doğuran bütün düzenlerin karşısındayız.

Üretimden kopartılan halkımızın ve bütün insanlığın toprakla, tabiatla, kısacası hayatla yeniden buluşacağı bir geleceği vurguluyoruz.

Mücadelemizin esası budur.

Halkımız!

Barınamayan öğrencilerimizi görüyoruz.

Yaklaşık 4 milyon örgün üniversite öğrencisine karşı ancak 750 bin kapasiteye sahip KYK yurtları var.

Öğrencilerimiz barınamıyor, gelirleri eriyen aileleri onların kira ve diğer giderlerini karşılayamıyor.

Evet, #barınamıyoruz!

Gelirleri eriyen veya işsiz kalan ailelerimiz başını alıp giden kiraları ödeyemiyor!

Evet, #geçinemiyoruz!

Büyük bir toplumsal yıkım ve çöküş halindeyiz!

Emeği ucuza istihdam ederek kârlarına kâr katıp ihracat rekorları kıranlara, bunu övüp model olarak ikame edenlere sözümüz aynıdır:

Yağma ve sömürü üzerine kurulu düzeninizi reddediyoruz!

Kitabımız Kur’an’da kula kulluk reddedilir!

Sermayenin ve siyasi düzeninizin değil, Rabbimizin kuluyuz!

Şüphesiz ki Allah adaleti emreder, her türlü kötülüğü yasaklar!

 

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

(Topluluk adına, Cahit Erdem Örs)

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın