“Karar Parçası”nı Tanımıyoruz!

Tokat’ta düzenlenen eylemde “Biz Danıştay’ın, AYM’nin kararlarına boyun eğecek kurbanlıklar değiliz! Halkla savaşanlar tarihin hiçbir döneminde galip gelemediler, bugün de galip gelemeyecekler.” denildi

Danıştay’ın katsayı adaletsizliğinin devamına karar vermesi Tokat Yer altı Çarşısı üzerinde düzenlenen eylemde protesto edildi. “Karar parçasını tanımıyoruz” mesajı verilen eylemde kısa bir konuşma yapan TOKAD Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Örs, “28 Şubat sürecinin devamı yargı eliyle yürütülüyor. Darbeci kararlar, bayram öncesi sevincimizi kursağımızda bıraktı. Gizlemeye gerek yok, bu karar apaçık imam-hatip liselerini hedef almaktadır. Bu yasakçı, darbeci kararlara boyun eğmeyeceğiz. Bu kararı hiçbir şekilde tanımıyoruz. Halkımızın geleceğinin karartılmasına müsaede etmeyeceğiz.” dedi. Daha sonra TOKAD adına dernek mensubu ve Özgür Eğitim-Sen İl Temsilcisi Beytullah Önce basın açıklamasını okudu. Açıklamada “Türkiye, darbe ve cunta karanlığından kurtulmak için çabalarken, birinci vazifesi halka hayatı zehir etmek olan Kemalist statükonun direnişini sürdürdüğünü görüyoruz. Bir gün yeni bir kaos planı ortaya çıkıyor, bir gün ülkenin her yerine silah gömmüş başka bir cunta ve başka bir gün hukuk kılıfına uydurulmak istenen bir zulüm! Halk adına karar aldıklarını iddia edenler, hak ve taleplerimizi hiçbir şekilde dikkate almıyor. Danıştay’ın kararı, bu çelişkinin tipik bir örneğidir. Darbe yancısı İstanbul Barosu başkanlığıyla yasakçı zihniyet ele ele vermiş, bir bayram sevincini daha hepimizin kursağında bırakmıştır. Kendi kararlarıyla dahi çelişen mahkeme, bu kararıyla adaleti ve hukuku, darbeci hegemonyaya kurban etmiştir.” denildi.

TOKAD üyesi Beytullah Önce, açıklamanın devamında “Tüm bu yaşananların ne anlama geldiğini merak ediyorsanız, 28 Şubat’ın soğuk günlerinde tankları üzerimize sürenlerin, üniversitelerde başörtümüzü yasaklayan rektörlerin, çocuklarımıza katsayı engeli çıkaran YÖK’çülerin, irtica yaygarası koparan kartelcilerin bugün Ergenekon davasında yargılandığını bilmeniz yeter. Ama ne ibret vericidir ki, kendileri Silivri’de içeride olsa da o dönem aldıkları haksız kararlar, yasakçı genelgeler halen yürürlükte! Ve öyle kalması için Kemalist statüko her yolu deniyor!  Demek ki, bugün Ergenekon dava sürecinde yargılananlar, buz dağının görünen yüzüdür. Ve daha bize karşı işlenen suçlardan dolayı hesaplaşmamız gereken baskıcı bir egemen zihniyet vardır! O halde darbeci anlayış eğitimden, siyasetten, medyadan ve hukuk sisteminden temizlenmeden bize gün yüzü yok! Adalete ve özgürlüğe daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde alınan bu “karar parçası”nı hiçbir şekilde meşru kabul etmiyoruz. Halkımız, geleceğini yıpratmaya yönelik yürütülen psikolojik harekâtın gayet farkındadır ve bugün olduğu gibi yarın da, hakkını ve özgürlüğünü savunma azmi ve kararlılığındadır! Biz Danıştayın, Anayasa Mahkemesinin kararlarına boyun eğecek kurbanlıklar değiliz! Halkla savaşanlar tarihin hiçbir döneminde galip gelemediler, bugün de galip gelemeyecekler. İnancımızı ve geleceğimizi sonsuna kadar savunacağız! Darbeci zihniyetin kuklalarına alenen duyurulur!” denildi.

Eylemde “Katsayı zulmüne hayır!”, “Geleceğimizi karartmanıza izin vermeyeceğiz!” yazılı pankartlarla; “Karar Parçası”, “Darbeci baronun dediği oldu!”, “Mahkeme geleceğimizi belirleyemez”, “Adaleti kurban vermeyeceğiz!”, “Başörtüsü yasağına, katsayı adaletsizliğine hayır!” dövizleri taşındı. Eylem boyunca sık sık “Hukukçu cuntaya direneceğiz!”, “Cuntacı yargı hesap verecek!”, “Katsayı zulmüne direneceğiz!”, “Darbeciler Silivri’de, yasakları yürürlükte!”, “Zulme karşı direneceğiz!” sloganları atıldı, eylem tekbirlerle son buldu.

Basın açıklamasının Tam Metni

“Karar Parçası”nı tanımıyoruz!

Değerli basın mensupları, duyarlı Tokat halkı;

Türkiye, darbe ve cunta karanlığından kurtulmak için çabalarken, birinci vazifesi halka hayatı zehir etmek olan Kemalist statükonun direnişini sürdürdüğünü görüyoruz. Bir gün yeni bir kaos planı ortaya çıkıyor, bir gün ülkenin her yerine silah gömmüş başka bir cunta ve başka bir gün hukuk kılıfına uydurulmak istenen bir zulüm!

Halk adına karar aldıklarını iddia edenler, hak ve taleplerimizi hiçbir şekilde dikkate almıyor. İşte dün Danıştay’ın aldığı, üniversiteye girişte katsayı farkını kaldıran kararının yürütmesini oy birliği ile durdurma kararı, bu çelişkinin tipik bir örneğidir.

Darbe yancısı İstanbul Barosu başkanlığıyla yasakçı zihniyet ele ele vermiş, bir bayram sevincini daha hepimizin kursağında bırakmıştır. Kendi kararlarıyla dahi çelişen mahkeme, bu kararıyla adaleti ve hukuku, darbeci hegemonyaya kurban etmiştir. Darbeci barolarla darbeci mahkemelerin halkın değerlerine karşı sergiledikleri işbirliği utanç vericidir ve onlardan daha büyük mahkeme olan halkın vicdanında çoktan mahkum edilmişlerdir.

Bilindiği gibi meslek liselerine, üniversite sınavında koyulan katsayı engeli 28 Şubat darbe sürecinin zorbaca uygulamalarından biridir. Yasağın asıl hedefi ise imam-hatip liseleri ve bu liselerde okuyan başörtülü kardeşlerimizdir. Danıştay, bu konuda öyle dikkatli ki; katsayı engelini aşmak isteyen başörtülü öğrenciler son sınıfta açık liselere geçmeye başlayınca bunun önüne de geçmiştir. Yine o günlerde Danıştay, başka bir skandal karar daha alarak başörtülü bir öğretmeni “kötü örnek” göstermiş ve gücü yetse başörtüsünü sokakta bile yasaklama isteğini ifşa etmiştir!

Aynı dönemde Danıştay’a katsayı adaletsizliğinin giderilmesi için müracaat eden velilere adres olarak ise YÖK gösterilmiştir. Çünkü biliniyordu ki, 28 Şubat, YÖK’ün iliklerine kadar işlemişti. Darbe geleneği, hâkimiyetini kayıtsız şartsız sürdürüyordu. Ne zaman ki durum değişti, yasakçılar azınlığa düştü ve YÖK’ten katsayı adaletsizliğini giderme kararı çıktı, işte o zaman daha önceki kararlar da “kötü örnek” kabul edildi ve derhal rafa kaldırıldı. “Eğitimde bütünlüğün bozulduğu” bahanesiyle adalet ve hakkaniyeti hiçe sayan bu karar alındı.

Oysa aynı sınava giren öğrencileri, sırf farklı okullara gittikleri için ayrımcılığa tabi tutmaya, gencecik evlatlarımızın geleceğine ipotek koymaya ve sınavlarda zulme uğratmaya hiç kimsenin hakkı olamaz! Bizim adımıza kullanılan yetkiler, bizim inançlarımıza, haklarımıza ve özgürlüklerimize yönelik baskı aracına dönüştürülemez!

Değerli Tokat halkı,

Tüm bu yaşananların ne anlama geldiğini merak ediyorsanız, 28 Şubat’ın soğuk günlerinde tankları üzerimize sürenlerin, üniversitelerde başörtümüzü yasaklayan rektörlerin, çocuklarımıza katsayı engeli çıkaran YÖK’çülerin, irtica yaygarası koparan kartelcilerin bugün Ergenekon davasında yargılandığını bilmeniz yeter. Ama ne ibret vericidir ki, kendileri Silivri’de içeride olsa da o dönem aldıkları haksız kararlar, yasakçı genelgeler halen yürürlükte! Ve öyle kalması için Kemalist statüko her yolu deniyor!

Demek ki, bugün dava sürecinde yargılananlar, buz dağının görünen yüzüdür. Ve daha bize karşı işlenen suçlardan dolayı hesaplaşmamız gereken baskıcı bir egemen zihniyet vardır! O halde darbeci anlayış eğitimden, siyasetten, medyadan ve hukuk sisteminden temizlenmeden bize gün yüzü yok!

Adalete ve özgürlüğe daha çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde alınan bu “karar parçası”nı hiçbir şekilde meşru kabul etmiyoruz.

Halkımız, geleceğini yıpratmaya yönelik yürütülen psikolojik harekâtın gayet farkındadır ve bugün olduğu gibi yarın da, hakkını ve özgürlüğünü savunma azmi ve kararlılığındadır! Biz Danıştayın, Anayasa Mahkemesinin kararlarına boyun eğecek kurbanlıklar değiliz! Halkla savaşanlar tarihin hiçbir döneminde galip gelemediler, bugün de galip gelemeyecekler. İnancımızı ve geleceğimizi sonsuna kadar savunacağız!

Darbeci zihniyetin kuklalarına alenen duyurulur!

Zulüm bitene kadar direnmekten vazgeçmeyeceğiz!

Çünkü başka bir çıkış yolu kalmamıştır!

TOKAD / Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği

Eylem fotoğrafları için tıklayın…

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın