Mısır’ın Çağdaş Firavunları! Ferman Sizinse Meydan Direnenlerindir! Stop Executions in Egypt!

EĞİTİM İLKE-SEN ve TOKAD, Eminönü’nde gerçekleştirdikleri bir eylemle, Mısır’da darbeye direnen 529 direnişçiye verilen idam cezalarını protesto etti.

Eylemin başlangıcında konuşan EĞİTİM İLKE-SEN MYK üyesi Ahmet Örs, emperyalistlerin İslami Hareketlere dönük 28 Şubat operasyonlarından biri olarak gördükleri Mısır’daki darbeye karşı direnişin yanında olduklarını, Firavun düzeninin muhakkak yıkılacağını söyledi.

Basın açıklamasını ise TOKAD İstanbul İl Temsilcisi Emre Karaca okudu. Karaca, açıklamasında, idam kararlarıyla yaklaşık bir yıldır darbeye direnenlerin direnişlerinden vazgeçirilmek istendiğini, Müslüman Kardeşler’e karşı gerçekleştirilen darbenin açık bir 28 Şubat operasyonu, bir terbiye ve ehlileştirme süreci olduğunu söyledi.

Suriye’den Mısır’a kadar yaşananlarda asıl failin emperyalizm olduğunu vurgulayan Emre Karaca, “Arap isyanlarıyla başlayan süreç bize Ortadoğu’da çok farklı denklemlerin var olduğunu gösterdi. Suriye iç savaşının körüklenmesinde Suudi Arabistan ve Türkiye birlikte hareket etmiştir. Yine bugün, Mısır’daki darbenin en büyük destekçisi Suudi Arabistan’la Türkiye finansal ve stratejik ilişkileri en üst düzeyde yaşamaktadır. Suriye iç savaşındaki Türkiye müdahalesi, en tepedekilerin kendi aralarındaki toplantılarında ifade ettikleri beyanlarla açık bir şekilde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yüzbinlerin ölüp, milyonların mülteci olduğu iç savaşlarda rol alanların adalet talepleri gündelik siyasi çıkarların ötesine geçemez. Siyasetin bu denli ilke ve ahlakilikten uzaklaştığı bir vasatta ilkeli bir duruştan çok siyasal çıkarların rol oynadığını görüyoruz. Önce bu durumu sorgulamalı, sonra adil bir siyaset üretmeliyiz.” dedi.

Kendi coğrafyamızı özgürleştiremediğimiz, büyük yanılsamaların içinde yüzdüğümüz bir vasatta Mısır, Filistin, Suriye ya da başka coğrafyalardaki kardeşlerimizi özgürleştiremeyeceğimize işaret eden Karaca,  kendi 28 Şubatımızın Yakup Köse’nin, Hasan Kılıç’ın, Mehmet Şahin’in, Abdülhamit Çelik ve daha nicesinin Yargıtay kararlarıyla tekrar tekrar hapislere gönderilmesiyle devam ettirildiğini hatırlattı.

Eylemde “Ferman Mısır’ın Çağdaş Firavunlarının İse Meydan Direnenlerindir!”, “Stop Executions in Egypt!” pankartları taşındı ve “Firavunlar Yenilecek İslami Direniş Kazanacak, İhvan’a Selam Direnişe Devam, Emperyalist Zalimler Ortadoğu’dan Defolun, Zulme Karşı Omuz Omuza!” gibi sloganlar atıldı, tekbir getirildi.

Haber: Melike Belkıs Örs

Eylemde okunan açıklamanın tam metni şu şekilde:

MISIRIN ÇAĞDAŞ FİRAVUNLARI! FERMAN SİZİNSE MEYDAN DİRENENLERİNDİR!

Değerli Arkadaşlar,

Mısır’da gerçekleşen darbeye direnen 529 kardeşimiz için firavun cuntanın sözde mahkemesi idam kararı verdi.

Yaklaşık bir yıldır darbeye direnen Mısırlı kardeşlerimiz bu idamlarla korkutulmak, direnişlerinden vazgeçirilmek isteniyor!

Darbeci General Sisi önderliğindeki cunta, bütün dünyanın gözleri önünde binlerce kardeşimizi meydanlarda katletti. Direnen kardeşlerimizi katliamlarla, hapislerle yıldıramayan çağdaş firavunlar şimdi de kitlesel idam tehdidiyle direnişi kırmak, egemenliklerini pekiştirmek istiyorlar.

Arkadaşlar,

Mısır’da Müslüman Kardeşler’e karşı gerçekleştirilen darbe açık bir 28 Şubat operasyonudur, bir terbiye ve ehlileştirme sürecidir. Bu darbeyi, İslami hareketlerin küresel sistem için tehdit olmaktan çıkarılmasını amaçlayan güçler tezgâhlamıştır. İhvan’ın hata ve doğruları ayrı bir tartışma konusudur ancak küresel sistem için İslami hareketler daimi bir tehdit olarak algılanmaktadır.

Dostlar,

Başta ABD ve İsrail olmak üzere küresel güçler Mısır’daki darbeye verdikleri destekle kendilerine yönelebilecek tehditleri bertaraf ettiklerine inanıyorlar. Şunu asla unutmamalıyız ki Mısır’da olsun, büyük bir fitneye teslim edilip boğulan Suriye’de olsun asıl fail emperyalizmdir. Emperyalist güçler kendi emelleri doğrultusunda bir Ortadoğu inşa etmek için halklarımızı kırdırmaktan, ülkelerimizi ateşe atmaktan asla çekinmiyorlar!

Arap isyanlarıyla başlayan süreç bize Ortadoğu’da çok farklı denklemlerin var olduğunu gösterdi. Suriye iç savaşının körüklenmesinde Suudi Arabistan ve Türkiye birlikte hareket etmiştir. Yine bugün, Mısır’daki darbenin en büyük destekçisi Suudi Arabistan’la Türkiye finansal ve stratejik ilişkileri en üst düzeyde yaşamaktadır. Suriye iç savaşındaki Türkiye müdahalesi, en tepedekilerin kendi aralarındaki toplantılarında ifade ettikleri beyanlarla açık bir şekilde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Yüzbinlerin ölüp, milyonların mülteci olduğu iç savaşlarda rol alanların adalet talepleri gündelik siyasi çıkarların ötesine geçemez. Siyasetin bu denli ilke ve ahlakilikten uzaklaştığı bir vasatta ilkeli bir duruştan çok siyasal çıkarların rol oynadığını görüyoruz. Önce bu durumu sorgulamalı, sonra adil bir siyaset üretmeliyiz.

Şu halde Ortadoğu’daki halklar olarak yapmamız gereken şey açıktır:

Kendi geleceğimiz tümüyle kendi irademize bağlıdır. Egemenlerin siyaseti, yerel ve küresel kirli ittifaklar bizi ancak uçuruma sürükleyecek, en kritik anlarda elimizi boşa çıkaracak, adalet ve özgürlük mücadelemizi akim bırakacaktır.

Bölgesel ve küresel firavunların idam tehditleriyle boyun eğdirilmek istenen şeyin aslında egemenlerin dünyasına karşı çıkmak, onların dayatmalarına direnmek olduğunun bilinciyle dayanışmayı, vahyin rehberliğinde bağımsız bir siyaset inşa etmeyi hedeflemeliyiz.

Arkadaşlar,

Ortadoğu’yu zulme teslim edip kana boyayan gelişmelerin arkasındaki emperyalist gücü görmeliyiz. Bizim bu süreçte yapacaklarımız bellidir. Emperyalist ağların tam ortasında yer alan ülkemizi bu ilişkilerden koparmalı, NATO-ABD-Suud hattını parçalamalıyız. Yoksa ikircikli politikalar Ortadoğu halklarının geleceğini daha da karartacaktır.

Kendi coğrafyamızı özgürleştiremediğimiz, büyük yanılsamaların içinde yüzdüğümüz bir vasatta Mısır, Filistin, Suriye ya da başka coğrafyalardaki kardeşlerimizi özgürleştiremeyiz. Bugün bizim 28 Şubatımız Yakup Köse’nin, Hasan Kılıç’ın, Mehmet Şahin’in, Abdülhamit Çelik ve daha nicesinin Yargıtay kararlarıyla tekrar tekrar hapislere gönderilmesiyle devam ettiriliyor. İçerdeki adaletsizliklerin yanı sıra ülkemizin, küresel operasyonların NATO ayağı rolünü sorgulamadan, kendi esaretlerimizin farkına varmadan kimseyi özgürleştiremeyeceğimiz açıktır.

Kardeşler,

İç içe geçmiş ve her bir halkası fazlaca can yakan trajedi yumağının tam ortasındayız. Darağaçlarına çekilmek istenen 529 can aslında İslam ümmeti olarak bizim hayata, mücadeleye tutunma arzumuzdur, iştiyakımızdır.

Biz umudumuzun darağaçlarına çekilmesine izin vermeyeceğiz. 529 canın bedeninde atan her bir kalp bugün zulme isyanın çağıldadığı büyük bir şelaleye dönüşecek. O şelalenin dönüştüğü isyan çağdaş firavunları alaşağı edip adil ve özgür bir dünya var edecek!

EĞİTİM İLKE-SEN & TOKAD & ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ adına

Emre Karaca, TOKAD İstanbul İl Temsilcisi

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın