BÜYÜK ŞEYTAN KONYA’DA UÇUYOR, MALATYA’YA KONUYOR!
MALATYA, ANADOLU, ORTADOĞU İŞGAL ALTINDA!
TOKAD Tokat Yeraltı Çarşısında düzenlediği kitlesel katılımlı bir basın açıklamasıyla Malatya’ya kurulan NATO füze kalkanını ve füze kalkanı için Amerikan askerilerinin Malatya’ya yerleşmesini protesto etti.
Füze kalkanının hedefi ümmetin geleceğini imha etmek
Eylem öncesi bir konuşma yapan Özgür Yazarlar Birliği Başkanı Ahmet Örs, Malatya’ya kurulan füze kalkanının açık bir şekilde İslam dünyasını kuşatmayı, İslam ümmetinin dirilişini, geleceğini imha etmeyi amaçladığını, fiili olarak da İran’ı tehdit ettiğini; bu yolla da Türkiye’nin batılı güçler tarafından öncü bir savaş makinesi haline getirildiğini söyledi. Konya’da ABD ile ortak tatbikat yapan, Malatya’ya füze kalkanı konuşlandıran iktidar politikasının affedilemeyeceğini vurgulayan Ahmet Örs, bütün İslami çevrelerin, bütün vicdanlı ve antiemperyalist çevrelerin bu işgal politikasına geçit vermemesi çağrısında bulundu.
TOKAD adına basın açıklamasını ise Özgür Yazarlar Birliği Genel Sekreteri Doğan Özlük okudu. Özlük, açıklamada, Türkiye’nin füze kalkanını Malatya’ya yerleştirmekle emperyalist blokta yer aldığını bir kez daha teyit ettiğini söyleyerek “Bu karar sonucudur ki artık Malatya, Amerikan askerinin işgali altındadır! İki hafta önce NATO’nun füze kalkanı için çalışacak Amerikan askerlerinin Malatya’ya geldiğini öğrendik. Bu haber bizim için yakın tarihin en yüz kızartıcı, en utanç verici haberiydi!” dedi.
Arap ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarını manipüle etmekte başarılı olanların yeni iş sahalarının Suriye olduğunu; onlarca yıldır Suriye’de egemenliğini sürdüren zalim Baas rejimine karşı tepki gösteren halkın mücadelesinin de aynı akıbete doğru koşar adımlarla ilerletildiğini; Malatya’ya kendisine karşı füze kalkanı kurulan İran’ı sıkıştırmak, ona karşı şah çekmeden önceki son hamleyi yapmak için harekete geçen emperyalistlerin anahtar güç ve atlama taşı olarak da Türkiye’yi kullanmak istediklerini ifade eden Doğan Özlük, İslamcı çevrelerin bu süreçte ciddi kafa karışıklıkları içinde olduklarını iddia ederek “Libya’daki hareket içinde belki başlangıçta samimi çabalar vardı ancak gelinen noktada NATO’nun öncü ülkelerine talan için peşkeş çekilmiş bir ülke görüntüsü var. İslami hareketleri ezilenler için umut olmaktan çıkaran, onları batı işbirlikçisi olarak yaftalayacak bir tablo var ortada. Şimdi bu tehlike Suriye için de geçerlidir.” dedi.
Yerel diktatörlükler devrilirken küresel diktatörlükler kuruluyor
Yerel diktatörlüklerin devrilip yerlerine küresel diktatörlük ve tahakkümlerin getirilmesi durumunda yapılacak işin hayırlı bir karşılığı olmayacağını dile getiren Özlük, “NATO’dan ve Amerika’dan yana saf tutan Türkiye’nin bölgede adalet dağıtma, mazlumdan yana olma iddialarına inanabilir miyiz? Türkiye’yi yönetenler eğer mazlumdan yana oldukları iddialarında samimi iseler önce dünyanın en büyük terör örgütü NATO’dan ayrılsınlar, bugün Konya’da ortak tatbikat yaptıkları katil Amerikan uçaklarını ülkeden kovsunlar, NATO’ya her gün bombalayıp durdukları yoksul Afgan köylülerinin hesabını sorsunlar! İşte bakınız, Anadolu halkının çocuklarını tutup NATO’nun ordusuyuz diye Afganistan işgaline ortak olma utancını yaşatanlar 12 gencimizi orada ölüme sürüklediler!” dedi ve Müslümanlar olarak gece gündüz Türkiye’nin NATO’dan ayrılması için mücadele etmeleri gerektiğini hatırlattı.
Malatya’daki NATO ve Amerikan işgali yakın tarihin en önemli olayıdır
Malatya’ya kurulan NATO üssü ve Anadolu’yu, dolayısıyla da Ortadoğu’yu kirleten Amerikan postalının Malatya’ya konuşlanmasının kendileri için yakın tarihin en önemli olayı olduğunu vurgulayan Doğan Özlük, sözlerine “Çünkü bu işgal İslami geçmişi olduğu iddia edilen bir iktidar iradesiyle ve bu iktidara gizli ya da açık destek vermekten geri durmayan İslami kamuoyunun göz yummasıyla gerçekleşmiştir. Adalet ve özgürlüğü kendisine şiar edinen ve bu şiarla halkları esaret boyunduruğundan kurtarmayı teklif eden İslam’ın mesajı bu vahim tercihle gölgelenmiştir. Onun için yüreğimiz yaralıdır, başımız öne eğiktir!” diye açıklık getirdi.
Özlük, açıklamalarını “Şu halde herkes bu gaflet uykusundan uyanmalıdır! Aldatıcıların türlü hilelerle bizi yolumuzdan ayırmalarına izin vermemeliyiz! İncirlik, Kürecik ve en sonunda da Konya semalarında görülen şeytanı var gücümüzle taşlayalım! Kendimizi Kürecik’in yollarına vuralım! Ümmetin geleceğini hedef alanlara ve onlara yardımcı olanlara geçit vermeyelim!” davetiyle sona erdirdi.
NATO ve ABD bayrakları ateşe verildi
Eylem boyunca “Terrorist NATO Get Out of Malatya, Büyük Şeytan Konya’da Uçuyor Malatya’ya Konuyor, Katil NATO’nun Füzeleri Ümmetin Geleceğini Vuracak” pankartlarıyla dövizler taşınırken “Katil NATO Malatya’dan Defol, Katil NATO Ortadoğu’dan Defol, Katil NATO Afganistan’dan Defol, NATO Malatya’da Sütçü İmamlar Nerede, Yaşasın Küresel İntifada, Uyan Diren Özgürleş, İşbirlikçi İktidar İstemiyoruz” gibi sloganlar atıldı, tekbirler getirildi; Amerika ve NATO bayrakları ateşe verilirken eylem öncesi şarkılar ve marşlar çalındı.
Haber: Mustafa Özeke
Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni ise şu şekilde:
FÜZE KALKANINA HAYIR!
BÜYÜK ŞEYTAN KONYA’DA UÇUYOR, MALATYA’YA KONUYOR!
MALATYA, ANADOLU, ORTADOĞU İŞGAL ALTINDA!
Değerli basın mensupları, duyarlı Tokat halkı,
Daha önce birkaç defa bu meydanda yine NATO’nun Malatya’ya kuracağı füze kalkanını protesto etmek için toplanmıştık. Ülkenin onlarca şehrinde de NATO füze kalkanı projesi protesto edilmiş, kalkanın kurulmaması için hükümete çağrılar yapılmış, yaklaşan tehlike karşısında halkın tepki göstermesi istenmişti.
Arkadaşlar,
Görüyoruz ki ülkeyi yöneten iktidar maalesef halkının tepkilerine kulak vermek yerine egemenlerin isteklerine boyun eğmiş ve katil NATO’nun füze kalkanının Malatya’ya kurulmasını kabul etmiştir. Bu talihsiz ve trajik kararla Türkiye bir kez daha emperyalist blokta yer aldığını ilan etmiştir. Bu, bizim için asla kabul edilmeyecek bir tercihtir, Ortadoğu halkları için geleceği ipotek altına alan ölümcül bir karardır.
Malatya, ABD ve NATO işgali altında
Bu karar sonucudur ki artık Malatya, Amerikan askerinin işgali altındadır! İki hafta önce NATO’nun füze kalkanı için çalışacak Amerikan askerlerinin Malatya’ya geldiğini öğrendik. Bu haber bizim için yakın tarihin en yüz kızartıcı, en utanç verici haberiydi! Dünyanın en büyük emperyalist gücü Amerika’nın askerleri kirli ve kanlı postallarıyla Malatya’yı işgal ediyordu ve maalesef bu fiili bir savaşın ardından değil, bir konsensüsün, bir işbirliğinin sonunda gerçekleşiyordu!
Arkadaşlar,
NATO füze kalkanının, Ortadoğu’da son dönemde yaşanan süreçlerle yakından ilgisi vardır. Libya’da çok kısa bir süre içinde NATO operasyonlarıyla yeni bir yönetim işbaşına getirildi. İsyanı başlatanlar daha isyanın hemen başında Libya’nın petrollerini batılı işgalci ülkelere peşkeş çekti. Türkiye hükümeti de bu sürecin aktif bir şekilde yer aldı.
Değerli dostlar,
Arap ülkelerinde yaşanan halk ayaklanmalarını manipüle etmekte başarılı olanların yeni iş sahaları ise Suriye’dir. Onlarca yıldır Suriye’de egemenliğini sürdüren zalim Baas rejimine karşı tepki gösteren halkın mücadelesi de aynı akıbete doğru koşar adım ilerliyor. Malatya’ya kendisine karşı füze kalkanı kurulan İran’ı sıkıştırmak, şah çekmeden önceki son hamleyi yapmak için harekete geçen emperyalistler anahtar güç ve atlama taşı olarak da Türkiye’yi kullanmak istiyor.
Daha düne kadar komşularıyla sıfır sorun politikası yürüttüğünü iddia eden Türkiye bugün, üyesi olduğu NATO’nun vurucu gücüne dönüşmede son derece istekli görünmekte, batılı ülkelerle birlikte Suriye’ye dönük bir savaşın içine doğru koşar adım ilerlemektedir.
Kapitalizmin hedefi İslam dünyası ve Ortadoğu
Filistin özgürlüğü için mücadele eden direniş hareketlerini, İran’ı, onlarla yan yana duranları saf dışı bırakmak isteyen küresel kapitalizm, sıkıştığı batıdan, bâkir alanlarını gözüne kestirdiği Ortadoğu’da fütursuzca at oynatmak istiyor. Bunun için de kapalı rejimleri işgal ve müdahalelerle yıkmaya, aşmaya kararlı. Bugün Kuzey Afrika hattında terbiye edilmiş ılımlı partilerin iktidara gelmesi bizi bütün bu yaşananları anlamaya sevk etmeli değil midir?
Arkadaşlar,
Görünen o ki İslami çevrelerde yaşanan süreçle ilgili ciddi kafa karışıklıkları var. Libya’daki hareket içinde belki başlangıçta samimi çabalar vardı ancak gelinen noktada NATO’nun öncü ülkelerine talan için peşkeş çekilmiş bir ülke görüntüsü var. İslami hareketleri ezilenler için umut olmaktan çıkaran, onları batı işbirlikçisi olarak yaftalayacak bir tablo var ortada. Şimdi bu tehlike Suriye için de geçerlidir. Açık bir şekilde İran’ı saf dışı bırakmayı amaçlayan NATO füze kalkanından Suriye’ye müdahale arzusuna kadar neoliberal tahakkümün bir görüntüsü ile karşı karşıyayız. Eğer bu tablo net bir şekilde görülemezse Türkiye’deki İslami çevreler adil bir tavır üretemeyecek, bölgemize yapılacak müdahalelerde Türkiye’nin taşeronluk yapmasına karşı duramayacaklardır.
Katil ve zalim NATO adalet ve barış getirmez
Şu bilinmelidir ki zulme karşı çıkanlar kendi özgüvenleri ile öne çıkmalıdır; zalimleri devirmenin bedel ödemekle mümkün olduğunu hesaba katmalıdır. Eğer yerel diktatörlükler devrilip yerlerine küresel diktatörlük ve tahakkümler getirilecekse yapılan işin hayırlı bir karşılığı olmayacaktır. NATO’dan ve Amerika’dan yana saf tutan Türkiye’nin bölgede adalet dağıtma, mazlumdan yana olma iddialarına inanabilir miyiz? Türkiye’yi yönetenler eğer mazlumdan yana oldukları iddialarında samimi iseler önce dünyanın en büyük terör örgütü NATO’dan ayrılsınlar, bugün Konya’da ortak tatbikat yaptıkları katil Amerikan uçaklarını ülkeden kovsunlar, NATO’ya her gün bombalayıp durdukları yoksul Afgan köylülerinin hesabını sorsunlar! İşte bakınız, Anadolu halkının çocuklarını tutup NATO’nun ordusuyuz diye Afganistan işgaline ortak olma utancını yaşatanlar 12 gencimizi orada ölüme sürüklediler! Eğer biz Müslümanlar Suriye ya da başka bir yere mazlumdan yana adalet götüreceksek önce egemen iktidarların kol kola yürüdüğü zalimleri işaret etmeliyiz.
Değerli Dostlar,
Biz diyoruz ki; Konya semalarında Büyük Şeytan Amerika’nın uçaklarını uçuranlar; daha dün Afganistan’da Kur’an’ı yakan, Irak’ta bir milyon mazlumu katleden coniyi füze kalkanı şemsiyesi altında Malatya’ya konuşlandıranlar kimseye adalet götüremez! Zaten yaptıkları mevcut zulüm hegemonyasını pekiştirmekten başka bir şey değildir. İslam dünyasını zaptu rabt altına almak için her gün katliam işleyen bu cinayet şebekesine daha ne kadar sessiz kalacağız? Hükümetlerinin rızasına uygun diye zulümlere sessiz kalınır mı? Türkiye’nin bırakın NATO’nun füze kalkanını Malatya’ya kurmasını kabul etmeyi; bırakın Suriye’de, Libya’da, Afganistan’da NATO’yla beraber çalışmayı kabul etmeyi; gece gündüz Türkiye’nin NATO’dan ayrılması için Müslümanlar ve bütün vicdanlı insanlar olarak mücadele vermeliyiz.
Ancak görüyoruz ki oyun büyüktür; Ortadoğu’ya müdahale meşruiyetinin sağlanması için Büyük Şeytan Amerika ve küresel kapitalizmin öncü jandarması NATO yerine İran’ın ve Ortadoğu’daki direniş örgütlerinin şeytanlaştırılması gerekiyordu ve bu maalesef ki büyük ölçüde başarıldı. Libya operasyonunda kendisine pek ses çıkarılmayan NATO muhtemelen artık her sorun için bir kurtarıcı olarak tarafımızdan çağrılacak!
ABD üslerinin hedefi İslam ümmetinin geleceğini boğmaktır
Arkadaşlar,
Füze kalkanını sadece teknik bir operasyon olarak algılamak aldatıcıdır. Bu gibi üsler Amerika’nın ajanlık faaliyetlerinin, üslendikleri bölgelerdeki direniş hareketlerine dönük operasyonların merkezidir ve en nihayetinde İslam dünyasındaki ABD üsleri ümmetin ayağa kalkabilme potansiyeline karşı baştan alınan tedbirler, önleyici operasyonlardır. Bizim için belki de meselenin bam teli burasıdır. Ümmetin kuşatılan geleceğidir söz konusu olan. Direniş hareketlerine, düşünsel değişmelere operasyon yapacak devasa üsleri bu topraklara kurduranların, CIA başkanlarını bu operasyonlar için bölgede cirit attıranların Allah’a, İslam ümmetine ve mustazaf halklara verecekleri hesapları yoktur! Ancak şu bilinmelidir ki Rabbimizin inananlar eliyle kuracağı tuzaklar elbette onların tuzaklarını boşa çıkaracaktır.
Arkadaşlar,
Malatya’ya kurulan NATO üssü ve Anadolu’yu, dolayısıyla da Ortadoğu’yu kirleten Amerikan postalının Malatya’ya konuşlanması bizim için yakın tarihin en önemli olayıdır. Çünkü bu işgal İslami geçmişi olduğu iddia edilen bir iktidar iradesiyle ve bu iktidara gizli ya da açık destek vermekten geri durmayan İslami kamuoyunun göz yummasıyla gerçekleşmiştir. Adalet ve özgürlüğü kendisine şiar edinen ve bu şiarla halkları esaret boyunduruğundan kurtarmayı teklif eden İslam’ın mesajı bu vahim tercihle gölgelenmiştir. Onun için yüreğimiz yaralıdır, başımız öne eğiktir!
Kurtarıcılık rolüne soyunan kurtların yüzündeki kuzu maskesini düşürmeliyiz
Burada bir gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyoruz: Bölgemizdeki tüm mazlum halkların, inancı ya da kimliğine bakmaksızın yanındayız. Onların diktatörlerine karşı verdikleri mücadelelerde aynı saftayız. Ve bu durum bize, saflarımıza sokulmaya çalışan tüm fitnecilere ve tuzak kuruculara karşı da uyanık olma sorumluluğu yüklüyor. Kurtarıcılık rolüne soyunan kurtların yüzündeki kuzu maskesini düşürme sorumluluğu yüklüyor. Gerçek bir kardeşlik, anlamlı bir dayanışma önce aralarımızdaki zorbaları devreden çıkarmakla mümkündür, ama bunu kendi gücümüzle başarabildiğimiz sürece tuzakları boşa çıkarabiliriz. Aksi takdirde kucakladığımız birbirimiz değil, Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de ve diğer coğrafyalarda yere düşen evlatlarımız olacaktır… Ve maalesef öyle olmaktadır. Her gün yeni bir trajedi, her gün başka acı haberler… Bu noktada çağrımız açıktır, gelin küresel bir intifadayı birlikte gerçekleştirelim.
Şu halde herkes bu gaflet uykusundan uyanmalıdır! Aldatıcıların türlü hilelerle bizi yolumuzdan ayırmalarına izin vermemeliyiz! İncirlik, Kürecik ve en sonunda da Konya semalarında görülen şeytanı var gücümüzle taşlayalım! Kendimizi Kürecik’in yollarına vuralım! Ümmetin geleceğini hedef alanlara ve onlara yardımcı olanlara geçit vermeyelim!
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.