30 Ekim 2011 Pazar günü, Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezi’nde, Özgür Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen ve moderatörlüğünü Ahmet Örs’ün yaptığı “Neoliberal Dönemde İslâmcılık” paneline konuşmacı olarak Abdurrahman Arslan, Ümit Aktaş ve Ufuk Aktaşlı katıldı.
Yoğun katılımın olduğu programın açılışını yapan Ahmet Örs, bu buluşmanın neoliberal dönemde İslâmcılık üzerine yapacakları tartışmaların ilki olduğunu belirtti ve diğer şehirlerde de başka konuşmacılarla bu tartışmayı devam ettirmek istediklerini söyledi.
Paneldeki ilk konuşmayı Ufuk Aktaşlı yaptı. Aktaşlı, İslâmcılığı genel anlamında; Osmanlı’da ortaya çıkan ve cumhuriyet döneminde cemaatler aracılığıyla devam edip 60’lı yıllarda siyasete giren sürecini ele alarak kullandı. Bu tarihi kısaca anlatan anlatan Aktaşlı, Kemalizm ve Liberalizm ilişkisini irdeledi. Ufuk Aktaşlı Kemalizm’in, modernleşme sürecinde İslamcıları dışarı ittiğini belirterek şöyle devam etti: “Bu da Kemalizm’in yukarıdan aşağı inmesine neden olmuştur.” İslâmcılığın Kemalizm’e karşı bir ‘muhalefet damarı’ geliştirmiş olduğunu fakat bir model üretemediğini söyledi. Ayrıca Demokrat Parti döneminde sisteme entegre olduğunu, bunun da liberalizm vasıtasıyla gerçekleştiğini ifade etti. Ufuk Aktaşlı’ya göre Türkiye modernleşme sürecinde iki unsur var: milliyetçilik ve liberalizm. Ufuk Aktaşlı, son olarak İslâmcıların bir model üretmesi gerektiğini söyledi ve bundan sonraki süreçte esas mücadelenin liberalizm ve İslâm arasında olacağını ifade ederek konuşmasına son verdi.
İkinci olarak sözü Ümit Aktaş aldı. Panele gelirken okuduğu bir kitaptan küçük bir bölümü anlattı konuklara: “Fransa, Amerika, İngiltere gibi birkaç devletin parfüm sanayisine yaptığı masraflar, dünyadaki bütün yoksulların normal standartlarda yaşamasına el verecek ölçüye denk.” Bu gerçekten büyük bir felaketi, liberalizmin etkilerini gözler önüne seriyor. Bu kısa ve güzel tespiti anlattıktan sonra liberalizmin Fransız devrimiyle olan ilişkisini anlattı, konuşmasında daha çok bunun üzerinde durdu. Önemli bir tespiti var Aktaş’ın: Liberalizm Fransız devriminin hem nedeni hem sonucudur. Daha sonra daha çok güncel konularda sorgulamalar yapmaya başlayan Aktaş, “Zorunlu eğitim, 2-3 senede bitirilebilecek bir müfredatı upuzun yılla okutmanın gereği nedir?
Bu uzun yıllar da sadece eğitimle geçmiyor maalesef. İdeolojik mücadelelerle geçiyor daha çok.” dedi. Ümit Aktaş Fransız devriminin yol açtığı en büyük sorunlardan biri olarak gördüğü ‘ulus- devlet’ modelini anlattı ve bunu en büyük bela olarak niteledi. Neoliberalizmin, liberalizmin maskesinin indirilmiş hali olduğunu söyleyen Aktaş, insanı köleleştiren bu anlayışa karşı “yolda olma halinde” olunması gerektiğinin altını çizdi.
Son olarak Abdurrahman Arslan konuştu. Söze “Müslüman olmakla Müslüman muhayyileye sahip olma”nın farklı şeyler olduğunu söyleyerek başlayan Abdurrahman Arslan, bunun yeni bir sorun olduğunu da ekledi. “Müslümanların tarihinde çok yaşanmış olduğunu sanmıyorum. Hoşumuza gitmese de bu aklın kıblesi yoktur; bu akıl, kıblesini bulmak zorundadır.” Arslan, batık aklının Müslümanların bir salınım yapmasına neden olduğunu ifade etti, ifrat ile tefrit arasındaki bir salınım. Bu konuşmanın bir başlangıç olduğunu ifade eden Abdurrahman Arslan, neoliberalizm meselesinin sadece Müslümanları değil, hemen herkesi ilgilendirdiğini söyledi. Dünyada her şeyle birlikte İslâmcılığın da değiştiğini söyledi. “Kapitalizme ait tüketim modeli İslâm’a ait olamaz.” diyerek İslâm’ın tüketim modelinin, netliğini ifade eden Arslan konuşmasının bundan sonraki kısmında modernite üzerinde durdu. Bugün II. Mahmut modernleşmesinin iflas ettiğini, onun yerine II. Abdülhamit modernleşmesinin geçtiğini, dindar cenahın dinamizminin bu süreçte kullanıldığını belirten Arslan, İslamcılığın “ortak iyi”yi insanlara sunması gerektiğini ifade etti.
Panelistlerin konuşmalarından sonra dinleyiciler soru ve değerlendirmeleriyle tartışmaya katkıda bulundular.
Haber: Esad Eseoğlu
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.