Gazze Artık Yok Edilemez Bir Semboldür

Siyonist katliamlarda birçok Gazze’li Müslümanın şehadeti üzerine TOKAD, seminer programını değiştirerek, geniş katılımlı bir “Gazze Forumu” düzenledi. Forumda, Filistin meselesi ve Türkiye Müslümanlarının sorumlulukları tartışıldı.

Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD); her Pazar günü gerçekleştirilen eğitim seminerlerinde Gazze’deki Siyonist katliam sonucu ortaya çıkan gündemden ötürü özel bir değişiklik yaparak, geniş katılımlı bir “Gazze Forumu” düzenledi. Şehir meydanındaki İsrail’i telin eyleminden sonra derneğe gelen misafirler, Filistin meselesinde gelinen aşamayı ve bu aşamada Türkiye Müslümanlarının sorumluluklarını tartıştılar. Ambargo ve katliamlar sonucu ortaya çıkan insani temel ihtiyaçların acilen giderilebilmesi için neler yapılabileceğinin de konuşulduğu forumun diğer bir odak noktası ise meselenin kalıcı bir çözüme kavuşturabilmesi sorumluluğu oldu. İki saatlik forum süresince bir çok konuşmacının söz alarak konuyla ilgili görüşlerini paylaşmasının neticesinde şu vurgular öne çıktı:

Ambargoya karşı faaliyetler yapılmalı

Gazze’ye yönelik Siyonist ambargo neticesinde tam bir insanlık durumu yaşanmaktadır. Gıda, barınma ve tedavi sorunlarında baş gösteren sıkıntılar artık had safhadadır. Dolayısıyla Gazze’deki acil ihtiyaçların karşılanmasına yönelik olarak ilgili yardım kuruluşlarıyla irtibata geçilmeli, ayrıca şehir halkını bu kuruluşların kampanyalarından haberdar etmek için afiş ve broşür çalışması yapılmalıdır. Ayrıca kalıcı bir faaliyet alanı olarak, siyasi ve askeri yetkililerin, İsrail’le yaptığı antlaşmaların Gazze’deki suça ortaklık teşkil edeceği gerçeğini gündemde tutacak ve kamuoyu baskısı oluşturabilecek etkinliklerin imkan ve yöntemleri bulunmalıdır.

Sömüren ve tüketen zihniyetle mücadele edilmelidir

Başta Gazze olmak üzere dünyanın birçok coğrafyasında insani temel ihtiyaçlar konusunda acil sıkıntılar yaşandığı üzücü bir gerçektir. Fakat salt duygusallığı yada sürekli yardım etmeyi gözeten yaklaşımlar anlamlı olmakla birlikte sorunların çözümü hususunda yeterli gelmeyecektir. İnsanları yoksullaştıran, sömüren ve ezen azgın iktidar biçimleri varolduğu müddetçe bu sorunlar büyüyerek devam edecektir. O halde acil yardım meselesi kadar sorunların kaynağını kurutacak bir iradenin ortaya çıkması için de çaba harcanmalıdır. Sorunların kaynağındaki emperyalist ve kapitalist politikalarla mücadele etmek, hem Gazze hem de dünyanın tüm mazlum halklarına karşı temel sorumluluklarımız arasındadır.

Kudüs’ün özgürlüğü, bizim özgürleşmemize bağlıdır

İsrail, vahşi bir soykırım politikası tatbik edebiliyorsa, bunda Türkiye’nin payı unutulmamalıdır. Askeri ve ticari antlaşmalar, siyasi ittifaklar yada dostluklar devam ettiği sürece siyonist bataklık derinleşecektir. Bu sebeple Türkiye’de halkın talepleri doğrultusunda siyasi bir iradenin ortaya çıkabilmesi, bu doğrultuda yürütülecek mücadeleyle irtibatlıdır. Türkiye Müslümanları, kendi sorunlarını sahiplenen ve çözüm arayan bir yaklaşım sergilemediği sürece, harcanan zaman ve emeğin hedeflenen sonuçlara ulaşması zor görünmektedir. Gazze’yi, Kudüs’ü özgürleştirecek bir gelecek için Türkiye’de tevhid, adalet ve özgürlük mücadelesinin yükseltilmesi ertelenemez bir sorumluluktur.

Gazze artık dayanışmanın, direnişin, dirilişin sembolüdür

Gazze, bugün itibariyle sadece bir mekan değildir. Gazze; dünyanın her yerinde İntifada kadar güçlü bir çağrışım yapmaktadır. Gazze artık zulme karşı direnmenin; baskılara rağmen teslim olmamanın ve her türlü zorluğa dayanışma içinde karşılık vermenin, direnmenin ve tekrar tekrar dirilmenin bir sembolüdür. İsrail, Gazze’yi öldürürken, belki de binlerce Müslüman’a hayat vermekte, birçok insanı ise zulme karşı İslam’ın onurlu sesiyle tanıştırmaktadır. Bu sebeple Filistin halkı dünyanın birçok yerinde uğradıkları haksızlığı anlatırken, inanç ve kimliklerinin de tebliğini yapmaktadır. Müslümanlar Gazze’nin örnekliğinden ibret almalıdır. Gazze’ye yönelen destek daha bir çok Gazze’nin varlığına işarettir; Gazze artık yok edilemez bir sembol olmuştur.

Gazze’yi sadece maddi yardımla yaşatamayız

Gazze’yi yaşatmak için acil insani ihtiyaçlar karşılanmalı, bunun için mutlaka çaba harcanmalıdır, bu diğer açlık ve sefalet bölgeleri için de geçerlidir. Ama sadece yardıma dayalı çözüm önerileri; ezen-ezilen, sömüren-sömürülen şeklinde tezahür eden iktidar biçimlerini değiştirme sorumluluğu ortadan kaldıramaz. Siyonizm, işgal ettiği Filistin topraklarında iktidarda kaldığı ve tüm dünyada küresel emperyalizmin çarkları döndüğü sürece maalesef daha birçok insanlık trajedisi yaşanacaktır. Bu trajediye seyirci kalmak yerine; kirli çıkar ve sömürü düzenlerini ortadan kaldıracak bir hayat ve mücadele tarzının  inşası, yaşayarak öğrenilmeli ve örneklendirilmelidir.

Ne biz ne de Filistin tek başına kurtulabilir

Gazze’nin kurtuluşu sadece Filistinlilere bağlı değildir. Unutmamak gerekir ki; dünyanın tüm Müslümanları ve mazlum halkları birbirine güçlü iplerle bağlıdır. O halde tek başına kurtuluş hiç kimse için söz konusu olamaz. Şayet kendi yerelimizde Kudüs’ü, Gazze’yi, Mekke’yi yeniden diriltecek bir mücadelenin içinde değilsek; Gazze’yi hatırlarken, örneğin başörtüsü yasağı gibi, kendi meselelerimizi sahiplenmeyi terk etmişsek; o zaman bu desteğin bir yanı hep yarım kalacaktır. Bizim burada vereceğimiz tevhidi mücadele, Filistin’deki İntifada’dan bağımsız değildir. Oradaki her saldırı nasıl bizi de yaralıyorsa, İslam adına kendi coğrafyamızda yürüteceğimiz mücadele de oradaki kardeşlerimize merhem olacaktır. Bu sebeple Gazze’yi yaşatmak için Gazze’yi yalnız bırakmayacak yapılarımızı da kurmak ve yaşatmak zorundayız.

Foruma katılan konuşmacılar, ayrıca İsrail’le yapılan askeri antlaşmalar karşısında Hükümet’in tavrı ve izlediği siyaset ile Müslümanları sistemin içine çekerek pasifleştirmesi, 28 Şubat süreci sonrası ortaya çıkan tablonun değerlendirilmesi, sınır dışı edilerek Rusya’ya teslim edilmek üzere olan Çeçen komutanın dramı gibi farklı konulara da değindiler.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın