Toplumsal Dayanışma Derneği (TOKAD) bahar programları kapsamında Yrd. Doç. Dr. Erdal Küçüker “Türkiye’de Özelleştirme” sorunu hakkında bir seminer verdi
Tokat’ta faaliyet yürüten Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD), bahar dönemi programlarına “Türkiye’de Özelleştirme” konulu seminerle devam etti. Sunumunu Gaziosmanpaşa Üniversitesi akademisyenlerinden Yrd. Doç. Dr. Erdal Küçüker’in yaptığı seminerde özelleştirme sorunun tarihsel arka planı, özelleştirme politikalarının amacı ve sonuçları farklı boyutlarıyla tartışıldı. Küçüker’in sunumunda TEKEL’in özelleştirilmesi örneğinden hareketle AK Parti Hükümeti’nin ekonomi politikalarıyla, güncel sorunlar karşısında farklı kimlik ve görüş sahibi insanların ortak mücadele pratikleri gibi konular da gündeme geldi. Özelleştirmenin ana felsefesini “devletin asli görevleri olan adalet ve güvenliğin sağlanması yolundaki harcamalar ile özel sektör tarafından yüklenilemeyecek alt yapı yatırımlarına yönelmesi, ekonominin ise pazar mekanizmaları tarafından yönlendirilmesi” olduğunu söyleyen Erdal Küçüker, nihai hedefin ise devletin ekonomideki işletmecilik alanından çekilmesini sağlamak şeklinde belirtti. Kriz zamanlarında gerekirse devletlerin zarar eden kurumları yeniden kamusallaştırdığına dikkat çeken Küçüker, burada toplumsal faydanın değil, kapitalist kesimi kurtarma amacının gözetildiğini vurguladı.
Kapitalizme karşı birlikte mücadele
Neoliberal politikalarla devleti salt güvenlik aygıtına indirgeyen anlayışın eleştirisini yapan Yrd. Doç. Dr. Erdal Küçüker, Türkiye’deki özelleştirme sürecinin tarihsel arka planı anlattıktan sonra 1985-1998 yılları arasında özelleştirilen kurumların yaklaşık yüzde 40’nın kapatıldığını, bazı sektörlerde iddia edilenin aksine verimlilik kaybının yaşandığını ve sendikal mücadelenin zayıflatıldığını söyledi. TEKEL işçilerinin maliyetiyle; faize, rantiyeye, gereksiz güvenlik harcamalarına ve israfa giden paranın karşılaştırmasını yaparak aradaki uçuruma dikkat çeken Küçüker, özelleştirmesi süreciyle ortaya çıkan duruma ilişkin olarak da “Türkiye özelleştirme programı uygulayan tek ülke değil. Fakat özelleştirmeler sonucunda yılların birikimiyle kurulan üretim tesislerinin tamamen kapanmasına ve çalışanlardan büyük bir kesimin işsiz kalmasına yol açan tek ülke” tespitinde bulundu. Özelleştirmenin kapitalizmin taktiksel bir adımı ve sömürü araçlarından biri olduğunu söyleyen Küçüker, kapitalist sömürüye karşı birlikte mücadelenin kaçınılmaz olduğunu ifade etti. Program, daha sonra farklı kimlik ve görüşten kişi ve yapıların toplumsal sorunlar karşısında sergileyeceği mücadele pratiklerinin ne şekilde olabileceğine dair konuların çeşitli yönleriyle tartışıldığı soru-cevap faslındaki görüş alışverişiyle devam etti ve özgür bir gelecek temennisiyle son buldu.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.