Asgarî Ücret Köleliktir, Kölelik Düzenine Son!

EĞİTİM İLKE-SEN, İNANÇ İLKE-SEN, SAĞLIK İLKE-SEN, TOKAD ve ÖYB, her yıl olduğu gibi 2016 1 Ocak’ta da kölelik ücreti olan asgari ücret hakkında bir basın açıklaması yaptı.

Eylemde basın açıklamasını Eğitim İlke-Sen üyesi İ. Şinasi Uludoğan okudu. Uludoğan sözlerine: On üç yıldır memleket yönetimini elinde bulunduran ve o anda zaten iktidarda bulunan bir siyasi iradenin, yoksullaşmasında önemli bir payı olduğu kitlelere açlık sınırı altında bir rakam sunması ve bunu bir “seçim vaadi” olarak beyan etmesi nereden bakarsanız reddedilmesi gereken bir alaycılıktır, tümüyle tutarsız bir davranıştır.” diyerek başladı. Şinasi Uludoğan, “Üzerine oturdukları bütün zenginlikleri emekçilerin alın terini ve zamanını çalarak biriktiren kapitalistler için işçilerimiz sadece bir maliyet unsurudur” şeklinde konuşmasına devam etti. Sermaye sahiplerinin hükümetle bir olup bu köleci düzeni sürdürdüklerini kaydeden ULUDOĞAN. Yoksulluğun da nimetlerin de paylaşılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Ayrıca eylemde “Emekçiler Köle Olmayacak”; “Sermayenin Değil; Rabbimizin Kuluyuz”; “Asgari Ücret Köleliktir”, sloganları atıldı, tekbirlerle eylem sona erdi.

Haber: Emre ULUKAYA

 

Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:

AÇLIK SINIRI 1400, EMEKÇİNİN SEVİNMESİ İSTENEN KÖLELİK ÜCRETİ 1300 LİRA!

ASGARÎ ÜCRET KÖLELİKTİR, KÖLELİK DÜZENİNE SON!

Değerli arkadaşlar,

Her 1 Ocakta meydanlara çıkıyor ve kölelik ücreti diye tanımladığımız asgari ücret uygulamasını protesto ediyoruz.

Çünkü her yeni yıla yoksul emekçi halkımız kölelik düzenini perdelemeye çalışan yeni aldatmacalarla giriyor.

Bu sene ise başka bir aldatmacayı yaşadık, yaşıyoruz.

İktidar partisi, 1 Kasım öncesi propagandalarında asgari ücreti 1300 liraya çıkaracağını bir “vaat” olarak halka beyan etti.

Bu yoksulluk, sefalet ve kölelik ücretinin 1300 lira olarak makyajlanarak, yeni bir kandırmaca biçiminde halkımıza “vaat” edilmesi zaten başlı başına utanç verici bir fiildi.

On üç yıldır memleket yönetimini elinde bulunduran ve o anda zaten iktidarda bulunan bir siyasi iradenin, yoksullaşmasında önemli bir payı olduğu kitlelere açlık sınırı altında bir rakam sunması ve bunu bir “seçim vaadi” olarak beyan etmesi nereden bakarsanız reddedilmesi gereken bir alaycılıktır, tümüyle tutarsız bir davranıştır.

Evet, iktidar partisi yoksul emekçi kitlelere açlık sınırı altında bir rakamı “vaat” olarak sunmuştur.

Açlık sınırı diyoruz çünkü bu açlık sınırı rakamlarını biz belirlemedik.

Açlık sınırını hükümetle çok yakın ilişkiler içinde bulunan Memur-Sen 1.414 lira olarak tespit etmiştir.

Devlet kuruluşu olan TÜİK ağır işlerde çalışanlar için 1600 liralık bir ücret teklif etmiştir.

Bugün en az yirmi milyon insan asgari ücreti bölüşerek yaşamaya çalışmaktadır.

Kıymetli halkımız,

Açlık ve yoksulluk sınırı ile ilgili olarak sendikaların, devletin ya da başka kurumların çok sayıda araştırmasına ulaşabiliriz.

Rakamlar üç aşağı beş yukarı birbirine yakın çıkacaktır ama karşımıza hangi rakam çıkarsa çıksın hakikat değişmeyecektir.

Yoksulluk ve kölelik halkımıza dayatılmaktadır!

Halkımızın da kendisine dayatılan rakamları bu kölelik psikolojisiyle sevinerek kabul etmesi istenmiştir.

Şunu buradan açıkça beyan ediyoruz ki bu kandırmacı, ortaoyuncu köleci düzenin nasıl işlediğini biliyoruz ve bunu her vesileyle ifşa edeceğiz!

Kapitalist yağma ve köle düzeninin emekçileri, yoksul halkımızı hangi gözle gördüğü aşikârdır.

Görünen köy kılavuz istemez.

Üzerine oturdukları bütün zenginlikleri emekçilerin alın terini ve zamanını çalarak biriktiren kapitalistler için işçilerimiz sadece bir maliyet unsurudur.

Bunu da hiç çekinmeden dile getirmektedirler.

Allah aşkına şunların beyanlarına bakınız!

Neymiş, bir işçinin işverene maliyeti bilmem şu kadar liraymış!

Emekçilerin onlara kazandırdıklarından hiç bahsetmiyorlar!

Evet, işçiler kapitalistler için sadece bir maliyet unsuru…

Bir insan değiller mesela; aileleriyle, dostlarıyla vakit geçirebilecek kişiler değiller!

Sevebilecek, nefret edebilecek insanlar değiller; maddi-manevi ihtiyaçları, beklentileri olamaz.

Kırılamazlar ya da hayal edemezler.

Sadece ve sadece birer robot gibi patrona hizmet etmeleri gerekir. Maliyetleri ne kadar düşürülürse o denli de makbuldürler. En nihayetinde Franz Kafka’nın “Dönüşüm” hikâyesindeki Gregor Samsa gibi böcekleştirerek bir kenara atarlar.

Sevgili Dostlar,

İşte köleci kapitalist düzenin temelinde bu anlayış yer alıyor.

İnsanımız onlar için Firavun’un köleleştirdiği ve bütün işlerini gördürdüğü İsrailoğulları hükmündedir.

Allah’ın arzını, nimetlerini arsızca temellük etmişler ve kurdukları düzenin bozulmaması için gayret ediyorlar.

Biliyoruz ki sermaye sahipleri, iktidarlarla bir olup bu köleci düzeni işletmektedir.

Nitekim iktidarın büyük bir müjde olarak sunduğu açlık sınırının altındaki asgari ücretin sözüm ona artışına bile “biz karşılayamayız, artışı devlet karşılasın” diye bağırıp çağırarak tepki gösteren sermaye sahiplerinin dediği oldu.

İşverenin vermesi gereken artışın 110 lirasını devlet verecek. Yani sahte artışı da yine halkın cebinden çekip alacaklar!

Böyle bir uyanıklık, böyle bir sahtecilik orta yerde yapılabiliyor ve bunu halkın görmesi istenmiyor.

Kardeşler,

Allah’ın bütün insanlar için vâr etiği nimetlere el koyan ve Kur’an’ın “mele’ ve mutref” kavramlarıyla tanımladığı bu çevreler şirk ve zulmün, köleliğin somut tezahürleridir. Köleliği var edip sürdüren, bu sûretle şirki ve hakikatsizliği doğuran güçleri görüp fark etmek zorundayız.

Hepimiz Âlemlerin Rabbinin kullarıyız.

Mutlak hükümranlığın sahibi olan Allah herhangi bir ululanma hadsizliğini kabul etmez.

Kendi yaşamlarında kabul edemedikleri geçimlikleri başkalarına teklif eden patronların ve siyasilerin yaptıkları şey hadsizliktir, köleciliği kaim etmek, meşru görmektir.

Emekçi kitlelerin emeğini, alın terini çalanlar en büyük hırsızlardır.

Bu vesileyle bir kez daha açlığın, yoksulluğun kalıcı hale getirildiği zulüm ve kölelik düzenlerini reddediyor, bunun yerine hakça üretim ve bölüşümle adil paylaşımı öneriyoruz.

Yoksulluğu ve nimetleri herkes paylaşmalı…

Tevhid ve adalet çizgisinin gereği budur.

Bu çizgi Âlemlerin Rabbine teslim olup dayanışma ve paylaşmayı esas alır.

Kibirden uzak durur.

Çünkü Allah adaleti emretmekte ve azgınlığı yasaklamaktadır.

EĞİTİM İLKE-SEN (İlkeli Eğitim ve Bilim Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.egitimilkesen.org)

İNANÇ İLKE-SEN (İlkeli Diyanet ve Vakıf Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.inancilkesen.org)

SAĞLIK İLKE-SEN (İlkeli Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Dayanışma Sendikası, www.saglikilkesen.org)

TOKAD (Toplumsal Dayanışma, Kültür, Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği, www.tokad.org)

ÖYB (Özgür Yazarlar Birliği, www.ozguryazarlarbirligi.org)

topluluk adına Şinasi ULUDOĞAN

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın