“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” ilkesini bu çağda yeniden yorumlamak gerek!

Yazar Yusuf Ekinci, TOKAD Niksar Temsilciliği ile Tokat’taki Dernek Merkezinde “Kapitalizme Karşı İslami Muhalefet” başlıklı iki seminer verdi. Ekinci, konuşmalarında genel olarak şu tespitlerde bulundu:

– 28 Şubat buldozer gibi geçti İslamcılığın üzerinden. 28 Şubat İslami eserleri evlerden kaldırdı. Kişisel gelişim kitapları İslami eserlerin yerini adı. Afgan mücahitlerin fotoğraflarının yerini Recep Tayyip Erdoğan fotoğrafı aldı. Bu dönüşümün özetidir.

– Antikapitalizmin ne olduğunu Ali Şeriati’nin eserleriyle öğrendi bu coğrafya. 2002’den, yani AKP’den sonra antikapitalist hareketler ortaya çıktı.

– Latin Amerika’da 1960’larda kapitalizme karşı bir mücadele ortaya çıkmaya başladı. Papazlar bu söyleme sahip çıktı. Antikapitalist bir mücadeleye giriştiler. Kıyafetlerini çıkararak egemenlerin dinini reddettiklerini gösteriyorlardı. Asıl din mücadelesi verdiklerine inanıyorlardı. Buna “Kurtuluş Teolojisi” adı verildi.

– Hitler döneminde Protestan ilahiyatçılar vardı. Ezilenlerin, itilenlerin, işçilerin, Yahudilerin hakkını savundular. Asıl dinin ezilenleri savunduğuna inanıyorlardı. Hitler öyle düşünenleri idam etti.

– Ali Şeirati, hem geleneksel hem batı eğitimi alır. Egemen dinden kendini ayrıştırmak için her şeyi göze aldı. “Dine Karşı Din” dedi. “Habil-Kabil” tarih felsefesi var. Ali Şeriati egemen dine karşı meydan okumuştur.

– Sosyalist Hristiyan Bloch’a göre; Dine karşı sol, soğuk akımdır. Dine karşıdır.

– Diğeri sıcak akımdır. (dinde iki dünya var 1. egemenin yanında 2. ezilenin yanında olan.) Kim ezilmişse asıl din onların yanındadır.

– Antikapitalist Müslümanlar 1 Mayıs’ta reddi miras yaptılar. Tokad taşrada olduğu için çok duyulmadı. Fatih camiinde yanarak ölen işçiler için gıyabı cenaze namazı kıldı. 6. filoyu taşlayan insanları reddediyoruz dediler. Soğuk akım sol, bunlara tepki gösterdiler. Sıcak akım sol ise olumlu karşıladılar. Barışık olan solla, Kemalist sol geleneğini ayırmak lazım.

– Mesela Hikmet Kıvılcımlı; soğuk akım değil, sıcak akıma yakın. Eyüp Camiinde konuşuyor. Bakara 219’u, ihtiyaçtan artakalanı infak edin, ayetini okuyor. O gün onlara okumuş. Toplumun gerçeğiyle yüzleşiyor. Bu devrimin bu şekilde gerçekleşeceğine inanıyor.

– 90’lı yıllarda İslamcılık burada modern batı değerlerine karşı tepki olarak doğdu. Buna karşı müslümanca direniş çıktı. Emperyalizm karşı vurgu vardı. Antikapitalizm yoktu. Ufak tefek söylemler vardı. AKP’den sonra kapitalizme karşı mücadele düşüncesi öne çıktı.

– İbn-i Haldun’un Bedevi- Hazara örnekliği bugünü anlamaya yardımcı olabilir. Bedeviler, devletleri yok eder, sonra onlar da onlar ortadan kaldırtır. AKP de bunun örneğini oluşturuyor. Bu bedevi akım, muhalif iken eklemlenerek liberal hegemonya içinde eriyip yok oldu. Yerleşik olup rehavete kapıldılar.

– Şerif Mardin’in Merkez-Çevre Paradigması da bu hususta açıklayıcı olacaktır. İttihatçılar Cumhuriyetle merkezi tasfiye ettiler. İthal, tepedenci bir modernlik vardı. Çevreden gelip merkeze yerleştiler.

– 1950’de merkez değişti yine. Yeter Söz Milletin diyerek çevre (DP)’ye yöneldi.

– AKP iktidarı da bu süreçlerden geçti. Önce iktidar muktedir ayrımı oldu. 2007’den sonra kandırmaca gerçeği ortaya çıktı. 2011’den sonra dindarlar Kemalist merkezi ele geçirdiler. 29 Ekim’de ilk defa Kemalistler polisten cop yedi. Dolayısıyla merkezden çevreye kaymış oldular.

– Bundan sonra dinin afyon yüzüne karşı mücadele başladı.

-Kutsal Mazlumun Patolojisi/Kutsal Mazlumun Psikolojisi: Hareket diriyken, mazlumuz diyenler güç ister aslında.

– Lüks camilerin yapılması bir işarettir. Cami-kule (rezidans) dönüşümün fotoğrafını sunmaktadır. Sade hayat, inşaat sektörüyle yerle bir edildi. Müsiad, bu İslami burjuvazinin ortaya çıkışını sağladı. Zemzem tower mesela, önemli bire simgedir. Yoksulların hac yapışı ile zenginlerin haz yapışı arasındaki fark önemli.

– Antikapitalist hareket ilmi farklı şekilde yorumluyor. İnfaka önemli bir vurgu var. Dinin emrettiği gibi en diptekilerle uğraşıyorlar. Sınıfsal yapıya yapılan vurgu önemli.

– Emek ve Adalet platformu var. Heyecanlı bir grup. Hep beraber ezilenlerin yanında mücadele ediyorlar.

– Has Parti üzerinden emek kavramını tanıyanlar oldu. AKP stratejik bir hamleyle Has Parti’yi içine aldı. Aynası yoktur iktidarın! İçerden eleştiri onları rahatsız etti. Numan Kurtulmuş’u içeri alarak tehdit bertaraf edildi.

– İslamcılar katı devrim beklerken pasif devrim oldu.

– 28 Şubat öncesi Müslümanlar mağdurdu. Şimdi geri kalanlar mağdur edildi. Barış eylemcilerinin hapse atılması…

– Müslümanlar sanal dünyalara geçtiler. Orada fakirler yok. Fakirin olmadığı kapalı alan. Reel dünyada açlar, yoksullar vardı. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” Bu çağda bunu yeniden yorumlamak gerek.

Notlar: Sedanur Tokel

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın