Küreselleşme ve Tarım Politikalarına Yansımaları

TOKAD seminerlerinde bu hafta Abdullah Serhat Edizer, “Küreselleşme ve Tarım Politikalarına Yansımaları” başlıklı bir seminer sundu. Edizer, seminerde genel olarak aşağıdaki tespitlerde bulundu:

– Küreselleşmeyle beraber siyasi sınırlar kalkıyor. Ulus devletler için küreselleşme bir tehlike kabul ediliyor. Emperyalizmin yeni şeklidir küreselleşme.

– Kapitalist teknoloji insanlığı kontrol ediyor

– Liberalleşme bu konuda bir itici güç. Küreselleşme IMF,  Dünya bankası,  AB, USAID, GATT, WTO gibi kuruluşlar aracılığıyla yaygınlaşıyor, ayakta duruyor

– Bankalar çiftçilere kredi veriyor sonra çiftçi kredinin fahiş karşılığını ödeyemeyince dönümlerce araziye el konuyor. Bugün Niksar’da bir banka 3000 dönüm araziye el koymuştur.

– Tarım stratejik bir sektör gıda üretimi önemli bir sektör. Toprak insanlık için, ekonomi için önemini koruyor.

– Avrupa’da toprak kirlendi, tarım yapılamayacak hale geldi

– Birkaç şirket dünya tarım ve gıda politikasını belirliyor.

– Afrika’daki tarım arazilerini küresel şirketler kapatıyorlar.

– Tarımda makineleşme yaygınlaştı.

– Dünyada temiz su kaynaklarının %70’i tarımda kullanılıyor.

– Afrika’da temiz su kaynakları çok.

– Yoksullar suya pahalıya ulaşıyor.

– Avrupa’da senelik 11milyar dolarlık dondurma üretiliyor. Bütün dünyanın temiz su ihtiyacı için 9 milyar dolar yetiyor.

– Barajlarla suyun önü kesildi. ABD’deki ırmakların sadece %2’sinin önünde baraj yok.

– Genetiği değişmeyen soya kalmadı, kanser çeşidi arttı, enerji tarımı arttı

– Fabrikasyon süreci arttı. Yeni kuşaklar gıdaların fabrikada üretildiği sanılıyor.

– Türkiye’de küresel politikalarla uyumlu olarak küçük köylülük yok edilmiş, bütün tarımsal üretim sermayeye terk edilmiştir.

– IMF ve Dünya Bankası politikaları sonucu pancar, tütün gibi birçok ürüne kota konulmuş, bu ürünlere bağlı sanayi tesisleri ya kapatılmış ya da kapatılma aşamasına gelmiştir.

– Kırsaldan şehirlere göçte neredeyse son aşamaya gelinmiştir. Emekçi sınıflar güvenli yaşam alanlarından çıkmak zoruna bırakılıp sermayeye ücretli köle yapılmıştır.

– Sermayenin kâr iştahına sunulan HES inşaatları doğayı talan etmekte, tarımı da doğrudan olumsuz etkilemektedir.

– Organik gıda söylemi kapitalistlerin normal tarım faaliyetiyle ürettikleri ürünlerin zehirli olduğunun ilanıdır. Kapitalistler bu sefer organik ürün kampanyasıyla para kazanmaktadır.

– Sermaye suya, toprağa el koyarak en temel yaşam alanlarını özelleştirmiş buna bağlı olarak geniş kitleleri köleleştirmiştir.

– Bu gidişata karşı alternatif yaşam modelleri geliştirilmeli, siyasal muhalefetler üretilmelidir.

Haber: Mustafa Özeke

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın