Yoksulları Vuran Zamlar Geri Alınsın!

Yoksulları Vuran Zamlar Geri Alınsın!

Kapitalist Sömürü Politikalarına Son!

TOKAD , düzenlediği bir eylemle yapılan son zamları ve kapitalist sömürü politikalarını protesto etti.

Tokat Yeraltı Çarşısı üzerinde gerçekleştirilen eylemde basın açıklamasını Sedanur Tokel okudu.

Türkiye’de dünyanın dört bir yanında kapitalist saldırganlığın insanların yaşamını her geçen gün daha da zorlaştırdığını söyleyen Sedanur Tokel, kapitalizmin ürettiği bedelleri ödemeyen diğer halklarla birlikte kendilerinin de meydanlarda olduğunu belirtti.

ABD isteğiyle İran’a ambargo uygulayan hükümetin ortaya çıkan yıllık 8 milyon dolarlık ek maliyetin faturasını halka çıkardığını ifade eden Tokel, “Türkiye’de de zam sağanağı ile egemen kapitalist sömürü aksatılmadan sürdürülüyor. Peşi sıra gelen zamlar hepimizi şaşkına çevirmedi mi? Zam listesine bakın: Elektriğe %9, doğalgaza %19… Benzine, LPG’ye her gün yapılan zamları saymıyoruz bile! Bu zam sağanağını nasıl anlayacağız, buna karşı halk olarak nasıl bir tepki vereceğiz?” diye sordu.

Sözlerini Asgari ücret köleliğinde yaşayan geniş yoksul kitleler için, hükümetin her gün övünüp durduğu “dünyanın en çok büyüyen 2. ekonomisi” masalının hiçbir önemi yoktur. Küresel sermayenin at oynattığı sömürü düzeninde “en çok büyüyen 2. ekonomi” masalının ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Asgari ücretle yaşayan, çoğu zaman asgari ücret bile alamayan; şantiye çadırlarında yanarak, baraj inşaatlarında boğularak, madenlerde göçük altında kalarak can veren işçiler en çok büyüyen 2. ekonominin hangi vahşetin adı olduğunu çok iyi biliyor!” diye sürdüren Sedanur Tokel, sadece hakça, adil bir bölüşüm ve insanca yaşam istediklerini söyledi ve insafa, iz’ana sığmayan zamların bir an önce geri alınmasını isteyerek bunun dışında başka bir çözümü kabul etmediklerinin altını çizdi.

Halkın ağır vergi yükleri altında ezildiğini vurgulayan Tokel, başbakanın Kur’an’dan ilham alınması gerektiğini söylediğini

hatırlatan Tokel, “Peki, soruyoruz halkı ezen bu zamlar bu ilhamın bir ürünü mü? NATO’yla bir olup İran’a ambargo uygulayıp faturayı halka çıkarmak bu ilhamın bir ürünü mü? Sermaye taraftarlığında, büyüme çılgınlığında at koşturmak bu ilhamın bir ürünü mü? Emekçi yoksul halkı açlık sınırının bile 300 lira altındaki 701 liralık asgari ücretle yaşamaya mahkûm etmek bu ilhamın bir ürünü mü? Hâşâ! Bu nasıl bir Kur’an anlayışıdır? Sizi duyan da Kur’an’ın adaletten uzak bir kitap olduğunu düşünür. Lütfen Kur’an’ı politikalarınıza alet etmeyin! 12 Eylülcüler de darbe yapıp neoliberal kapitalist dönüşümü çılgınca uygularken aynısını yapıyorlardı, onlardan farkınız nedir? Bir de yargılama tiyatrosu oynuyorsunuz?” değerlendirmesinde bulundu.

Kur’an’ın, iyiliği ve adaleti emredip kötülüğü yasakladığını; yetime, yoksula, ezilenlere yardım etmeyi, paylaşmayı, ezilenler için karşılıksız harcamayı emrettiğini hatırlatan Sedanur Tokel, “Kur’an, paranın dinini, imanını sorar! İnsanların 4/C ve asgari ücret köleliklerine mahkûm edilmesini istemez! Büyümek deyip durduğunuz şeyi; malı mülkü, yani sermayeyi biriktirmeyi külliyen yasaklar! Eşit ve adil bir politika ister, yerel ve küresel zalimlerle işbirliğini kabul etmez! İslam halklarının, bireylerinin kardeş olduğunu vurgular! Komşusu açken tok yatanı reddeden bir Peygambere gelmiştir! O zaman durup durup Kur’an’ı dilinize dolamayın! Kapitalist yağma düzeniyle Kur’an tam olarak karşıt pozisyonda yer alır.” dedi.

Kendilerinin Kur’an’dan aldıkları ilhamla, zulüm ve sömürü politikalarına bir bütün halinde karşı çıkmak için bir araya geldiklerini söyleyen Tokel, “Adil bir dünya için zulme karşı direnecek, her zaman yoksulların, ezilenlerin yanında yer alacağız!” dedi ve bir an önce zamların geri alınmasını isteyerek açıklamasını şöyle bitirdi: “Yoksulların vebali ve öfkesi ağırdır! Hem bu dünyada hem ahiret gününde bunun hesabını veremezsiniz! Bankaların kucağına ittiğiniz, intiharlara gönderdiğiniz halkınız yerine emperyalistlerle iş tuttukça hem burada hem ahirette kaybedeceğinizi bilin!

Eylem boyunca “Benzin, elektrik ve doğalgaz zamları geri alınsın” pankartının yanı sıra “yağma düzenine son, soygunun nefes borusu zam, müşteri değil halkız, kölelik garantili zam yapılır, zam soygundur, AKP’nin büyüme hızı elektriğe % 9-doğalgaza %19 zam” gibi çok sayıda döviz taşındı ve “yapılan zamlar geri alınsın, İran’a zam halka ambargo, kapitalist yağma düzenine hayır, rekabet değil dayanışma, küresel sömürü halkı eziyor, sömürüye geçit vermeyeceğiz, müşteri değil halkız kazanacağız, işçiler ölüyor ekonomi büyüyor, , uyan diren özgürleş, kahrolsun kapitalist yağma düzeni, Kur’an adaleti emreder, direniş var yılgınlık yok sloganları atılırken tekbir getirildi. Eylemin sonunda ise temsili bir elektrik faturası ateşe verildi.

Haber: Mustafa Özeke, Tokat

Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni ise şu şekilde:

Yoksulları Vuran Zamlar Geri Alınsın!

Kapitalist Sömürü Politikalarına Son!

Değerli arkadaşlar, kıymetli basın mensubu kardeşlerimiz,

Bu ülkede ve kapitalist saldırganlığın egemen olduğu dünyanın dört bir yanında yoksul halk kitlelerinin yaşamı her geçen gün daha da zorlaşıyor. İşte görüyoruz İspanya’da, Yunanistan’da, Amerika’da, Endonezya’da halklar, kendilerini boğmak isteyen bu dalgaya karşı meydanlardalar. Kapitalizmin ürettiği krizlerin bedelini artık ödemek istemiyorlar. Biz de bugün bunun için buradayız.

Arkadaşlar,

Bildiğiniz gibi Türkiye’de de zam sağanağı ile egemen kapitalist sömürü aksatılmadan sürdürülüyor. Peşi sıra gelen zamlar hepimizi şaşkına çevirmedi mi? Zam listesine bakın: Elektriğe %9, doğalgaza %19… Benzine, LPG’ye her gün yapılan zamları saymıyoruz bile! Bu zam sağanağını nasıl anlayacağız, buna karşı halk olarak nasıl bir tepki vereceğiz?

Şunu biliyoruz ki Türkiye’de yapılan zamlar, küresel ilişkilerden bağımsız değildir. Bildiğiniz gibi Amerika öncülüğündeki emperyalist batılı blok uzun süredir İran’a ambargo uygulamaya çalışıyor. İran’ı bölgede yalnızlaştırmaya, ekonomisini çökertmeye, böylece İsrail’i güvene almaya çalışıyor. BM’den ambargo kararı çıkartamayınca müttefiki ülkelere baskı yaparak İran’a ambargoyu gerçekleştirmeye çalışıyor.

Türkiye hükümeti de bu çerçevede, Güney Kore’de Obama ve diğer batılı liderlerle görüşen başbakanın seyahat dönüşü verdiği emirle İran’dan aldığı petrolü %20 azalttığını duyurdu. Enerji Bakanlığı aradaki farkın Libya’dan karşılanacağını, ancak bu farkın ek olarak bize 8 milyon dolara mâl olacağını belirtti.

Lütfen şimdi düşünelim: Hemen yanı başımızdaki İran’dan, daha düşük maliyetli olmasına rağmen petrol ithalatını sırf ABD istedi diye azaltıyor, NATO ve Batılı güçlerin kontrolünde petrolü yağmalanan Libya’ya yöneliyoruz. Arada oluşan 8 milyon dolarlık maliyetin faturasını da doğalgaz, elektrik ve akaryakıt zamlarıyla yoksul emekçi halka çıkarıyoruz. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır? Nasıl akla ziyan, mantıksız bir tutumdur?

Arkadaşlar,

Türkiye, dış politikasında tamamen küresel güçlerin kontrolüne girmiştir. Neoliberal kapitalist dönüşüm bugün bütün yerküreyi yağmaladığı gibi bizim ülkemizi de yağmalıyor. Batılı kapitalist güçler önlerindeki engelleri kaldırmak için her yolu deniyor. Suriye’den İran politikalarına kadar Türkiye Hükümetinin politikaları açık bir şekilde Batılı emperyalist politikalar paralelindedir. NATO füze kalkanından Suriye’ye dönük savaş tehdidine, oradan petrol ambargosuna kadar kendini gösteren bu politikaların yoksul halka yansımasının en son örneği işte bu acımasız zamlardır.

Arkadaşlar,

Asgari ücret köleliğinde yaşayan geniş yoksul kitleler için, hükümetin her gün övünüp durduğu “dünyanın en çok büyüyen 2. ekonomisi” masalının hiçbir önemi yoktur. Küresel sermayenin at oynattığı sömürü düzeninde “en çok büyüyen 2. ekonomi” masalının ne olduğunu biz çok iyi biliyoruz. Asgari ücretle yaşayan, çoğu zaman asgari ücret bile alamayan; şantiye çadırlarında yanarak, baraj inşaatlarında boğularak, madenlerde göçük altında kalarak can veren işçiler en çok büyüyen 2. ekonominin hangi vahşetin adı olduğunu çok iyi biliyor!

Sosyal devleti öldürüp hayatın her alanını rant kapısı olarak gören bir iktidar anlayışı ancak dilencilik kültürünü yaygınlaştırabilir. Biz halkımızı bu politikaya karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz. Bakın Endonezya’da halk yapılan astronomik zamları sokaklara çıkarak geri aldırdı. Neden biz de bunu başarmayalım? Biz sadece hakça, adil bir bölüşüm ve insanca yaşam istiyoruz başka bir şey değil! İnsafa, iz’ana sığmayan bu zamlar bir an önce geri alınmalıdır! Bunun dışında başka bir çözümü kabul etmiyoruz. ABD istedi diye bölge ülkeleriyle arasını bozan, onlara ambargo uygulayan ve bütün bu politikalarının faturasını hem komşu halklara, hem de kendi halkına kesen hükümeti açıkça kınıyoruz.

Arkadaşlar,

Dünyanın en pahalı benzinini, mazotunu neden biz kullanıyoruz? ÖTV’den KDV’ye kadar akla zarar fahiş oranlı vergileri neden biz ödüyoruz? Neden sermayenin imkânlarını artıracak yağma politikalarına geçit veriyoruz? Lütfen bu soruların cevabını hep beraber düşünelim, daha adil bir ülke ve dünyanın imkânlarını birlikte arayalım.

Biliyorsunuz, eğitimdeki yeni düzenlemelerle ilgili olarak yapılan tartışmalarda başbakan Kur’an’dan ilham alınması gerektiğini söyledi. Peki, soruyoruz halkı ezen bu zamlar bu ilhamın bir ürünü mü? NATO’yla bir olup İran’a ambargo uygulayıp faturayı halka çıkarmak bu ilhamın bir ürünü mü? Sermaye taraftarlığında, büyüme çılgınlığında at koşturmak bu ilhamın bir ürünü mü? Emekçi yoksul halkı açlık sınırının bile 300 lira altındaki 701 liralık asgari ücretle yaşamaya mahkûm etmek bu ilhamın bir ürünü mü? Hâşâ! Bu nasıl bir Kur’an anlayışıdır? Sizi duyan da Kur’an’ın adaletten uzak bir kitap olduğunu düşünür. Lütfen Kur’an’ı politikalarınıza alet etmeyin! 12 Eylülcüler de darbe yapıp neoliberal kapitalist dönüşümü çılgınca uygularken aynısını yapıyorlardı, onlardan farkınız nedir? Bir de yargılama tiyatrosu oynuyorsunuz?

Şunu bilin ki Kur’an, iyiliği ve adaleti emreder, kötülüğü yasaklar! Yetime, yoksula, ezilenlere yardım etmeyi; paylaşmayı, ezilenler için karşılıksız harcamayı emreder. Paranın dinini, imanını sorar! İnsanların 4/C ve asgari ücret köleliklerine mahkûm edilmesini istemez! Büyümek deyip durduğunuz şeyi; malı mülkü, yani sermayeyi biriktirmeyi külliyen yasaklar! Eşit ve adil bir politika ister, yerel ve küresel zalimlerle işbirliğini kabul etmez! İslam halklarının, bireylerinin kardeş olduğunu vurgular! Komşusu açken tok yatanı reddeden bir Peygambere gelmiştir! O zaman durup durup Kur’an’ı dilinize dolamayın! Kapitalist yağma düzeniyle Kur’an tam olarak karşıt pozisyonda yer alır. Bunu böyle bilin ve ona göre hareket edin!

Dostlar,

Biz de bugün burada Kur’an’dan aldığımız ilhamla, bu zulüm ve sömürü politikalarına bir bütün halinde karşı çıkmak için toplandık. Adil bir dünya için zulme karşı direnecek, her zaman yoksulların, ezilenlerin yanında yer alacağız!

Son olarak yine hükümete sesleniyoruz; bu zamları hemen geri alın! Yoksulların vebali ve öfkesi ağırdır! Hem bu dünyada hem ahiret gününde bunun hesabını veremezsiniz! Bankaların kucağına ittiğiniz, intiharlara gönderdiğiniz halkınız yerine emperyalistlerle iş tuttukça hem burada hem ahirette kaybedeceğinizi bilin!

TOKAD

1 yorum

  1. Degerli kardeşlerimizin yapmış olduğu bu etkinlği ve fahiş zamları protesto girişimini canı gönülden desteklediğimi belirtmek isterim. Proğramlarımızın çakışması beni orada olmaktan alıkoydu maalesef. Bu konudaki kişisel görüşlerimi ” AYAGINI YORGANINA GÖRE UZAT” BAŞLIKLI yazımda dile getirdim. Dileyen arkadaşlarımız face den takip edebilirler.Şurası muhakkak ki toplumumuz maalesef bu işlere pek duyarsız. Katılımın düşük olması bunu gösteriyor. Ancak önemli olan zulme. ve bu gibi fahiş zamlara karşı bir avuç insanın orada hakka şahitlik yapması Allah katında onlara büyük bir mükafat olarak geri dönecektir diye umuyorum. Rabbim yapmış olduğunuz tüm emeklerinizi karılıksız bırakmasın inşaallah. Allah yar ve yardımcımız olsun

Bir yanıt bırakın