Müslüman Kadınlar Topluma, Bütün İnsanlığa Annelik Yapmalıdır

TOKAD seminerleri, TOKAD Niksar İlçe Temsilcisi Hilal Çetin’in sunduğu, “Toplumsal Hayatta Mü’min Kadın” semineriyle devam etti.

Hilal Çetin, Müslüman kadının Müslüman erkekle birlikte toplumsal hayatta dayanışma içinde olması gerektiğini söyledi ve Kur’an’da bahsedilen, Resullerin yaşam ve mücadelelerinde yıldızlaşan öncü kadınlardan örnekler verdi.

Hz. Meryem’in lanetlenen kadın anlayışına karşı Mabede girerek direndiğini, Hz. Hatice’nin Allah Resulüne nasıl destek olduğunu, Âsiye’nin zalim Firavun’a karşı Musa’nın yanında yer aldığını, Hz. Hacer’in sahipsizce kaldığı çölün ortasındaki direniş ve sabrını örnek olarak sunan Hilal Çetin, bütün bunların kadının ne denli bir cesaret ve mücadele azmine sahip olduğunun açık örnekleri olduğunu vurguladı.

Müslüman kadının topluma ve bütün insanlığa annelik yapması gerektiğini ifade eden Çetin, “Annelik sevgi dolu ise herkes sizin evladınızdır Sadece eşe ve evlada hizmet değildir. Dünyada birçok çocuk var; sahipsiz, yoksul, tinerci. Onlara karşı kadının sorumluluğu yok mu?” dedi.

Geleneğin kadını eve hapsetmek istediğini, İslam düşmanlarının başörtülü kadını kendi değerleriyle kabul etmediklerini hatırlatan Hilal Çetin, Kur’an’ın mü’min kadın ve erkeleri ıslah mücadelesinde dayanışma içinde görmek istediğini vurguladı.

“Müslüman erkekleri ve kadınları aynı çerçevede değerlendiremezsek hata yaparız.” diyen Çetin, donanımsız erkeklerin Müslüman kadınlar için her zaman engeller çıkaracağını belirtti.

Haber: Sedanur Tokel

Programdan notlar aşağıdadır:

 Dünya kadınlar gününü herkes kendi bakışına göre kutluyor. Festival şeklinde kutlanıyor. (Kapitalizme uygun olarak.)

Müslümanlar bunu nasıl anmalı? Biz her şeyi Allah’la anlamlandırıyoruz. Gelenek ne kadar sahih, kıymetli şeyler söylüyor? Kadının değişik rolleri olarak ne düşünüyoruz? Sosyal mücadele alanlarında meseleye nasıl bakıyoruz? Kadınlara dönük tarihsel olarak çeşitli alçaltıcı nitelemeler var. Cadılık gibi…

Geleneğin kadın algısı onu insan olarak görür, ama evde; eş, anne olarak. Özellikle hadis rivayetlerinde; içi boş bir iddia bu. Toplumdan tamamen kopuk bir iddia…

Nasıl iyi eş olunacak, gelenek bunun cevabını veremez. Öyle hadisler var ki bunları dile getirmek bile zor. (Kadınlara okuma yazma öğretmeyin, balkonda oturtmayın, Sadece ilmihal öğretin. Evin en ücra köşelerinde namaz kılsınlar. Salonda namaz kıldırmaz.) Hayattan mümkün oldukça dışlamak esastır.

Kadın ilmihalleri… Çiçek ya da gül… Tepkisiz etkisiz, zarif… Ya da gazete kadın köşeleri ona hakaret gibidir. (Yemek tarifleri, moda, güzellik tavsiyeleri.) İnsan oluşa dair bir vurgu yok, seviyesiz. Kadınlar da bu aşağılanmaya izin veriyor.

Gelenek bu iddiaları nereden alıyor? Ayetleri, Ahzap 33; Evlerinizde oturun. Sosyal hayat kadının yeri değildir deniyor. Perde arkasından isteyin. Hâlbuki bu tamamen o dönemin ev ve aile yapısı ile alakalı bir durum, evlerde kapı yok, perde var. Perdeyi de birden açınca evin içi görünebiliyor.

Ama başka ayetlerde sorumluluklardan bahsediliyor. Mü’min erkek ve kadınlar birbirlerinin velisidirler, iyiliği emreder kötülüğü yasaklarlar diyor Kur’an. Sosyal görevlerde bulunan kadınlar vardı. Onlar ayetlere uymadı mı?

Müslümanların çektiği filmlerde eylem yapan, direnen kadınlar yok. Resulullah Kâbe’ye yürürken 40 kişi idiler, yarı kadındı ama bunlar gösterilmiyor.

Sibel Eraslan’ın Hz. Meryem kitabı…  Elizabeth ile Hanne’nin eyleminden bahsediyor. (Elizabeth Zekeriya’nın eşi.) Beytü’l-Makdisin önüne Sezar’ın heykelini koymak istiyorlar. Buna direniyorlar. Denizlerin Şarkısı İlahisini okuyorlar. (Firavun’un yok oluşunu anlatan ilahi.) İşte kadınların rolü… Meryem kadınların yasaklı olduğu mabede giriyor, yani hayatın kalbine…

Hz. Ayşe ordu komutanlığı yapıyor. Durduğu taraf yanlıştır, doğrudur, ayrı mesele… Hz. Zeynep, Meryem’in mesajını sürdürmüştür. Zeynep Gazali örneği de önemlidir.

Filistin olsun,  diğer meselelerde olsun kadınlar ne yapıyordu? Erkeklerin ardından mücadeleyi onlar sürdürüyorlar. Erkek şehit oluyor diyelim ya da hapse düşüyor, bütün yük kadına kalıyor, çocukları büyütmek, yaşlılara bakmak…

Kadına Yaklaşımlar

 Sistemin mümin kadın algısı: Kuşkuyla yaklaşıyor mü’min kadına. Müslüman kadını görünür hiçbir yerde istemiyor.

Gelenek özellikle yasaklar zamanında “evinize dönün” dedi. Sistem de öyle dedi!

Batılı değerleri benimsemiş, kapitalist sömürüye açık bir kadın isteniyor. Müslüman kadın buna engeldir. Böyle bir model istiyorlar.

Annelerimiz her yerde eşlerinin yanındaydı. Her alanda… Tarlada, evde… Neden biz evlere çekileceğiz?

 Modernitenin ürettiği kadın modeli bu değil. Barbie modeli… (Anneler bu modele uyuyor mu)

Çocukları depresyona giriyormuş. (Barbie modeline uymadığı için)

28 Şubat sürecinde yaşanan acı hikâyeler…

M. Kavakçı’nın rolü uzlaşma çabasıydı. Buna rağmen kabul görmedi. (Ecevit’in ‘haddini bildirin’ini hatırlayalım.)

Feminist yaklaşımlar. Kadın hakları söylemi… “Müslüman kadınları kadın olarak görmüyoruz, siyasal İslamcı erkeklerin uzantısı olarak görüyoruz.” diyorlar.

Batılı kadın hakları hareketine İslam’ın etkisi kuvvetli olmuştur. (Osmanlıdan bu yana kadın hareketleri var.

Sol feminizm de Müslümanlara aynı bakıyor.

İran’da kadın meselesi…

Genel olarak bütün ideolojiler bağımsız kadın hareketlerinden uzak durmuşlardır. (Zaten biz gelince sorunlar çözülecek diye)

Kuranın Mü’min Kadın Algısı

Muhkem naslar, Resulün ve resullerin hayatlarında onların yanındaki kadınlardan bahseder. Herkesten daha iyi bir tavır vardır.

Yaratılış bahsi… Erkeğin canının sıkıntısını gidermek için kadının yaratıldığını söylüyorlar!

Kur’an, tek bir nefisten (özden) yarattı diyor. Havva’ya iade-i itibar gibi. Günah ve tevbe ikisine ait!

Zevc zevce eşit

Rum 21… Rahmet-merhamet ilişkisi. Hiyerarşi değil. Kadının şahitliği, dört evlilik, miras. Kavvam meselesi.

Hayat veren şeylere çağırdığı zaman itaat var. Eşler hayra davet ettiği zaman itaat olur. Yoksa kayıtsız şartsız itaat olmaz.

Gelenek erkeğe nasıl bir misyon yüklüyor? Üst insani erdem beklemediğinden kadından da bunu beklemiyor. Özne olarak kadını görmüyor.

Kur’an insandan eşit derecede aynı şeyi bekliyor. Fedakâr olma, akıllı olma… Kadından da bunu bekliyor.

Bütün değerlerin ev içinde de güzel olduğunu görüyoruz.

Sadece eşlik, annelik değildir kadının vazifesi.

Annelik sevgi dolu ise herkes sizin evladınızdır Sadece eşe ve evlada hizmet değildir. Dünyada birçok çocuk var; sahipsiz, yoksul, tinerci. Onlara karşı kadının sorumluluğu yok mu?

Müslüman kadınlar bütün topluma,  insanlığa annelik yapmalıdır.

Tesettür Meselesi

 Önce bir kimliktir. Değer sisteminin bir sembolüdür. Örtünüz sürekli konuşuyor. O dünyayı temsil ediyor musunuz?

Kimileri unutuyor kimlik olduğunu. Tüketim için kullanılıyor maalesef. Tam tersi değerlerimizin.

Dayatılan bir örtü tarzı var. Kısa gömlek olacak, dar pantolon… Korunarak, onuruyla insan olarak toplumda var olmasını istiyor. Asgari standartlar korunmalıdır.

Kişiliğimizle var olmak için örtünüyoruz.

Makyaj… Neyinizle dikkat çekeceksiniz. Hangi tarafınızla.

Kur’ân-ı Kerim, Ahzap 35, Tevbe 71 velayet ilişkisinden bahsediyor; Kadın ve erkeğin eşit sorumluluklarından… (İnanan erkekler ve inanan kadınlar, birbirlerinin velisidirler. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah’a ve Elçisine itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Allah daima üstündür, hüküm ve hikmet sahibidir.)

Hz. Havva, Âdem’in hep yanındadır. Her şeyden yoksundur.

Hacer: İbrahim’in eşi. (siyah, köle kadın) Sare’ye hediye. (Evlat sahibi olmak için.)

Çölde yalnız, yiyecek su yok. İbrahim onları bırakıyor. Bugünkü mantıkla bakıldığında İbrahim çok sorumsuz biri olarak görülebilir. Nasıl oluyor da bir kadını çocuğuyla orada bir başına bırakabilir diye. Ancak sorumluluklar karşısında ağır imtihanlar karşımıza çıkabilir ve bu da öyle bir durumdur.

Hacer özgür ve güçlü, imtihanı başarıyor. Allaha bağlı…

Kimsesiz ama direniyor. Issız çölde şehir doğuran kadındır.

Cesaretin cinsiyet meselesi olmadığını gösteriyor.

Korumacı mantıkla Hacer’in tavrı nerede? Bugün Hacer’i diriltebilir miyiz?

Cennette bir ev yap Âsiye…

Akideyi korumuş biri

Zulmün ortasında var olmuş bir insan… Firavun’u durdurmaya çalışan, dik duran bir insan.

Musa’yı destekliyor, büyütüyor. Ayrı bir yıldızdır.

Meryem… İdrak edilebilmekte zorlanılan bir şey!

Bu kadar zayıf bir genç kızın omuzlarında nasıl bir yüktür?

Zayıf olduğunu kim söylemiş! Erkeklerden çok daha güçlü olduğunu göstermiştir. İnanılmaz üretken olabiliyor.

Din, Meryem’i mabede sokarak hayatın içine yürütmüştür. Kadın lanetli sayılıyordu.

Hatice tabuları yıkıyor, yaşlı biri. İnanılmaz güçlü bir kadın. Ticaret, evlilik tamamen kendi karar veriyor. İsmi de öncü anlamına geliyor. Resulün kendinden şüphe ettiği bir aşamada Resulden önce iman ediyor bile diyebiliriz, onu teskin ediyor.

Üstünlük takvadadır. Hayata ne kattığımız önemlidir. İnsan ya da Müslüman olmak üzerinden sorumlulukları konuşmak lazım.

Erkekleri nasıl değerlendiriyoruz? Kadını da öyle değerlendirmeliyiz! (Olumlu ya da olumsuz) Aynı yaklaşımla değerlendirmeliyiz. Annelik sınırlarımızı ev dışına taşımalıyız. Bütün topluma ve dünyaya annelik yapmanın yollarını aramalıyız.

Erkek donanımsızsa herkese engel oluyor. O yapıyor, biz yapmayalım denemez.

Kadına dönük, onu bir an önce özne kılmaya dönük bir hareket olmazsa gecikmeden dolayı sıkıntılar yaşanabilir.

Haber: Sedanur Tokel

1 yorum

  1. adinlar, lâyik olduklari mevki ve degeri Islâm dini ile kazanmislardir. Tarih boyunca özledikleri huzur ve saadete ulasmislardir. Islâm hukuku kadin ve erkek münasebetlerinde ifrat ve tefrit uygulamalari kaldirmis, iki cins arasinda tam bir denge ve âhenk kurmustur.

    Islâm’a göre Allah’in kulu olmalari bakimindan kadinla erkek tamamen birbirine esittir. Hz. Peygamberin ifadesiyle: “Kadin-erkek bütün insanlar, bir taragin disleri gibi birbirlerine Kadin ve erkek bir bütünün iki parçasidir. Birbirlerini tamamlarlar. Su âyet bunu çok güzel ifade etmektedir:

    “Kadinlar sizin elbiseniz, örtünüz; siz de onlarin elbisesi, örtüsüsünüz. Bu âyeti iki sekilde anlamak mümkündür: iki açidan sizler birbirinizin elbisesi mesabesindesiniz, bir taraftan elbise gibi yekdigerine sarmalasirsiniz, diger cihetten de elbisenin ayiplari örtmesi, soguk ve sicaktan korumasi gibi herbiriniz digerinin ayiplarini örter, eksikleri tamamlar, biri birisiz olamaz. O halde erkek mi üstün kadm mi üstün münakasasi bile Islâm’a göre yersizdir. Yine Kur’ân’in açiklamasina göre, erkegin kadinda bulunmayan birtakim yaratilistan meziyet ve üstünlükleri bulundugu gibi, ayni zamanda kadi- nin da erkekte bulunmayan yaratilistan bazi meziyet ve üstünlükleri mevcuttur. Bu sebeple her ikisi de ayri ayri yönlerden biribirine muhtaçtirlar ve bu sekilde erkekle kadin yaratilis itibariyle birbirinden farkli ve karsilikli üstünlüklere sahiptirler. Ayni noktalarda mukayeseye kalkismak yanlis sonuçlara götürür bacımızın dan da ALLAH razı olsun böyle bir konu dile getirdiği icin

Bir yanıt bırakın