Küresel Kapitalizme Karşı Küresel İntifada!-Tokat’ta 1 Mayıs

1 MAYIS DAYANIŞMA GÜNÜDÜR

Tokat merkezli faaliyet yürüten TOKAD (Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği), Özgür Yazarlar Birliği, Tasfiye Dergisi ve Özgür Eğitim-Sen Tokat İl Temsilciliği 1 Mayıs’ta birlikte alanlardaydılar.

Saat 11’de Yeraltı Çarşısı üzerinde gerçekleştirilen eylemin açılışında konuşan ÖYB başkanı ve Özgür Eğitim-Sen MYK üyesi Ahmet ÖRS, 1 Mayısın ezilen insanların direniş günü olduğunu, ülkemizde ve dünyada emek ve adaletten yana mücadele veren insanlarla dayanışmak için meydanlara çıktıklarını söyledi.

Eylemde ilk olarak 4-C zulmüne maruz kalan işçiler adına Şinasi ULUDOĞAN süreci değerlendiren bir konuşma yaptı. Farklı sosyal çevrelerden de olsalar insanların adalet mücadelesi vermek için 1 Mayıslarda bir araya gelmelerinin önemine dikkat çeken ULUDOĞAN, 4-C zulmünün boyutlarını dile getirerek ancak kararlı bir mücadele ile hakların elde edilebileceğini söyledi.

Eylemde, üniversite gençliğini temsilen konuşan Habil SAĞLAM, her türlü adaletsizliğe, sömürüye karşı çıktıklarını ve mücadeleyi Ortadoğu devrimlerinin izinde yükselteceklerini dile getirdi.

Lise öğrencileri adına bir konuşma yapan Sümeyye AVŞAR da eğitimden ekonomiye varan bir yelpazede haksızlık ve yok saymalara karşı 1 Mayıs’ın zulme ve adaletsizliğe isyan günü olduğunu söyledi.

Topluluk adına ortak basın açıklamasını ise TOKAD mensuplarından Hilal ÇETİN yaptı. Konuşmasına “1 Mayıs; zalimlere, kapitalistlere, emperyalistlere, tiranlara, firavunlara karşı insanı, emeği, alın terini savunanların dayanışma günüdür!” diye başlayan ÇETİN, yaşadığımız ülke ve dünyada problemlerin bitmediğini, insanlığın bugün köleliği her boyutuyla yaşamaya devam ettiğini, dünya nüfusunun yüzde 65’inin dünya nimetlerinin yüzde 5’iyle yetinmek zorunda bırakıldığını, Türkiye’de 5 milyon kişinin 630 liralık asgari ücretle köleliğe devam ettiğini ve işsizlik rakamlarının ürküntü veren boyutlarda seyrettiğini vurgularken çalışanların önemli bir kısmının asgari ücret bile alamadığına işaret etti.

Küresel ve yerel büyük sermayenin hemen her şehrin ekonomisini ele geçirmişken onların kuşatması neticesinde 200 bine yakın küçük esnafın kepenk indirdiğini hatırlatan Hilal ÇETİN, “herkesin sermayenin kölesi olacağı kitlesel kölelik çağına girmiş durumdayız.” diyerek durumun vahametine dikkat çektikten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Kamu çalışanları için yeni kanun ve tasarılarla güvencesiz bir gelecek oluşturuluyor. Fabrikalar kapatılıyor, 4/C statüsüyle devlet eliyle köleleştirmeler yapılıyor. Geçen yıl TEKEL çalışanlarının sürgün edildiği 4/C köleliğinde emekçiler mağlup edilmişti. Bu süreç bu sene diğer işçilerin Samsun’daki sigara fabrikasından atılmasıyla devam etti.”

Kürt sorunundan eğitimdeki ideolojik dayatmalara, asgari ücret zulmüne kadar çok boyutlu sorunlarla boğuşmak zorunda olduklarını dile getiren Hilal ÇETİN, başörtüsü yasağının bütün acımasızlığı ile sürdürüldüğünü, sınavlardaki şaibelerin sistemin yozlaştığının açık göstergesi olduğunu belirtirken, Alevi halkının taleplerinin de devletin suçluluktan kaynaklanan korkuları yüzünden yerine getirilmediğine işaret etti.

Kapitalist hırsların yeryüzünü her geçen gün daha fazla ifsat ettiğine tanık olduklarını söyleyen ÇETİN, sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretim tüketim sarmalında kıvranan insanlığa Fukuşima’da bir kez daha nasıl kıyıldığına şahit olduk. Sonsuz üretim için sonsuz enerji dayatmasında bulunan kapitalist anlayış şimdi de kendini ülkemize nükleer santral yapmak için dayatıyor. HES’lere nasıl karşı çıktıysak nükleer santrallere de yeryüzünü ifsat eden hırslara boyun eğmemek için karşı çıkacağız.”

Ortadoğuda zalim iktidarlara karşı Küresel İntifada’nın sesinin yükseldiğine tanık olduklarını ve Tahrirler’in vâr oluşlarıyla onurlandıklarını ifade eden Hilal ÇETİN, Tunus’tan başlayıp Mısır’a, oradan Libya, Yemen ve Bahreyn’e, en son da Suriye’ye uzanan İntifada dalgasını selamladıklarını, zalimleri yıkmak için ayağa kalkan halklar için mustazafların Rabbine dua ettiklerini ve Allah’tan kendi Tahrirlerini yakınlaştırmasını dilediklerini söyledi. ÇETİN, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “1 Mayıs’ı kötülüğe meydan okuyan, iyinin, doğrunun, adalet ve özgürlüğün yanında duran bir anlayışla selamlıyoruz. Yeryüzünün dört bir yanında zulme karşı direnenlerin yanındayız. Hiçbir köleliğe boyun eğmeyeceğiz! Hiçbir yok saymayı kabul etmeyeceğiz! “Kendine Müslüman olmak” gibi bir hataya düşmeyeceğiz! “Herkes için adalet, herkes için özgürlük” şiarımızın insanlığın vicdanı olmamızı sağlayacağına olan inancımız tamdır.”

“Küresel Kapitalizme Karşı Küresel İntifada, Başörtüsüne Şartsız Sınırsız Özgürlük, Asgari Ücret Köleliktir, Geleceğimizi Karartmanıza İzin Vermeyeceğiz, Kölelere Özgürlük, Yaşasın Yemen ve Suriye İntifadası” pankartlarının yanı sıra “Kapitalizme Kul Olma, Ekonomik Sömürü Düzenine Son, Ranta Değil Halka Bütçe, Grev Hakkımız, Eğitimde İdeolojik Dayatmalara Hayır” dövizleri taşınırken birçok sloganın yanı sıra “1 Mayıs Dayanışma Günüdür, Yaşasın Küresel İntifada, İnanca Saygı Başörtüye Özgürlük, Nükleer Santral İstemiyoruz, Nükleer Santral Ölüm Getirir, Asgari Ücret Köleliktir, Emekçiler Köle Olmayacak, 4-C Kölelik Yasasıdır, Kölelere Özgürlük, Uyan Diren Özgürleş, Anadilde Eğitim İstiyoruz, Zulme Karşı Omuz Omuza, Yaşasın Halkların Kardeşliği, Diren Diren Köleliğe Diren, Şehir Şehir Direneceğiz Adım Adım Kazanacağız, Kapitalizme Köle Olmayacağız, Herkes İçin Adalet Herkes İçin Özgürlük” gibi sloganlar atıldı.

Yeraltı çarşısı üzerindeki eylemden sonra topluluk aynı pankart, döviz ve sloganlarla diğer sendika ve sivil toplum örgütleriyle beraber Gaziosmanpaşa Stadyumundan Cumhuriyet Meydanına kadar kortej halinde yürüdü. Yürüyüş boyunca topluluk marşlar da söylerken farklı örgütlenmelerin adalet temelinde birçok sloganı birlikte attıkları görüldü.

Haber : Sedanur Tokel – Elif Aydın, TOKAT

 

Eylemde okunan basın açıklamasının tam metni şu şekilde:

Küresel Kapitalizme Karşı Küresel İntifada!

1 MAYIS DAYANIŞMA GÜNÜDÜR

Yine 1 Mayısta alanlardayız!

Yine adaletsizliğe, zulme, sömürüye karşı vicdanları ayaklandırmak için meydanlara çıktık!

Emek ve adaletin evrensel mücadelesine Tokat’tan omuz vermek için meydanlarda buluştuk!

1 Mayıs 1886’dan bugüne dünyanın her yanında emekçiler insanca ve adil bir yaşam için mücadeleyi yükseltmek için çok bilenmiş yürekleriyle sokaklara, alanlara çıkıyorlar.

Allah’ın bütün kulları için vâr ettiği nimetleri adilce paylaşmak, ekmeği ve emeği çalanlara karşı koymak için güçlerini birleştiriyorlar.

Dostlar,

1 Mayıs; zalimlere, kapitalistlere, emperyalistlere, tiranlara, firavunlara karşı insanı, emeği, alın terini savunanların dayanışma günüdür!

1 Mayıs, köleleşmenin her türlüsüne karşı kıyam edenlerin, geleceklerini teslim almaya çalışanlara geçit vermek istemeyen onurlu insanların mücadele günüdür!

1 Mayıs, işgallere, katliamlara, sürgünlere, tehcirlere yüreğiyle, canıyla direnen insanlığın kardeşlik ve direniş günüdür!

1 Mayıs, her değeri sömüren, insanı ve diğer varlıkları sıradan nesneler haline getiren vahşi kapitalizmle hesaplaşma günüdür.

1 Mayıs, her türlü fitne fesada karşı adaleti ve barışı ayakta tutma günüdür! Zulme karşı direniş günüdür.

Arkadaşlar,

Yaşadığımız ülkede ve dünyada problemler bitmiyor. İnsanlık bugün köleliği her boyutuyla yaşamaya devam ediyor.

Dünya nüfusunun yüzde 65’i dünya nimetlerinin yüzde 5’iyle yetinmek zorunda bırakılıyor.

Türkiye’de 5 milyon kişi 630 liralık asgari ücretle köleliğe devam ediyor.

İşsizlik rakamları ürküntü veren boyutlarda seyrediyor.

Çalışanların önemli bir kısmı ise asgari ücret bile alamıyor.

Küresel ve yerel büyük sermaye hemen her şehrimizin ekonomisini ele geçirmişken onların kuşatması neticesinde 200 bine yakın küçük esnaf kepenk indirmiş, umutsuzca bekliyor.

Herkesin sermayenin kölesi olacağı kitlesel kölelik çağına girmiş durumdayız.

Kamu çalışanları için yeni kanun ve tasarılarla güvencesiz bir gelecek oluşturuluyor.

Fabrikalar kapatılıyor, 4/C statüsüyle devlet eliyle köleleştirmeler yapılıyor.

Geçen yıl TEKEL çalışanlarının sürgün edildiği 4/C köleliğinde emekçiler mağlup edilmişti. Bu süreç bu sene diğer işçilerin Samsun’daki sigara fabrikasından atılmasıyla devam etti.

Hükümet 4/C’lileri türlü hakaretlerle farklı işyerlerine gönderirken o dönemde çalışanların yanında durmayan sendikalar türlü vaatlerle çaresizleştirilen 4/C’lileri üye yapma telaşına düştüler.

Torba yasa ile çalışanların geleceklerinin güvencesizleştirilmesi için adımlar atıldı.

Yeni tasarılar, düzenlemeler sırada bekliyor.

Sorunlarımız çözülmeyi beklerken her geçen gün yeni sorunlarla yüzleşmek zorunda kalıyoruz.

Arkadaşlar,

Birbiriyle irtibatlı ve çok boyutlu devasa sorunlarla yüz yüzeyiz.

Haklar ve özgürlükler açısından ülkemiz büyük bir açmazın, baskı ve kuşatmanın içinde çırpınmaktadır.

Kürt sorunu ülkede çözümü bekleyen en büyük sorun olarak karşımızda duruyor. Kürt halkının talepleri yıllardır baskı ve sindirmeyle yok sayıldı. Hala ana dilde eğitim tartışmalarında mesafe alınamadı. Sistem, halkların kimliklerini reddetmeye devam ediyor.

Başörtüsü yasakları yaşamın birçok alanında acımasızca devam ediyor. Başörtülü çocuklarımız okullara alınmıyor, kamu çalışanları başörtüleriyle kabul görmüyor.

Zorunlu eğitim, bütün dayatmacı yüzüyle çocuklarımızın zihinlerini teslim almaya çalışıyor.

YGS’deki şifre iddiaları gençlerin ne kadar haksız bir düzende mücadele ettiklerini bir kez daha ortaya koyarken sistemin kendisinin aslında temelden şifreli olduğunu herkese gösteriyor.

Alevi halkının talepleri devletin suçluluktan kaynaklanan korkuları yüzünden yerine getirilmiyor.

Arkadaşlar,

Kapitalist hırsların yeryüzünü her geçen gün daha fazla ifsat ettiğine tanık oluyoruz. Üretim tüketim sarmalında kıvranan insanlığa Fukuşima’da bir kez daha nasıl kıyıldığına şahit olduk.

Sonsuz üretim için sonsuz enerji dayatmasında bulunan kapitalist anlayış şimdi de kendini ülkemize nükleer santral yapmak için dayatıyor. HES’lere nasıl karşı çıktıysak nükleer santrallere de yeryüzünü ifsat eden hırslara boyun eğmemek için karşı çıkacağız.

Dostlar,

Ortadoğuda zalim iktidarlara karşı Küresel İntifada’nın sesinin yükseldiğine tanık olduk. Tahrirler’in vâr oluşlarıyla onurlandık. Tunus’tan başlayıp Mısır’a, oradan Libya, Yemen ve Bahreyn’e, en son da Suriye’ye uzanan İntifada dalgasını selamlıyoruz. Zalimleri yıkmak için ayağa kalkan halklar için mustazafların Rabbine dua ediyoruz! Bizim Tahrirlerimizi yakınlaştırmasını diliyoruz.

Arkadaşlar,

1 Mayıs’ı kötülüğe meydan okuyan, iyinin, doğrunun, adalet ve özgürlüğün yanında duran bir anlayışla selamlıyoruz.

Yeryüzünün dört bir yanında zulme karşı direnenlerin yanındayız. Hiçbir köleliğe boyun eğmeyeceğiz! Hiçbir yok saymayı kabul etmeyeceğiz! Kendine Müslüman olmak gibi bir hataya düşmeyeceğiz! “Herkes için adalet, herkes için özgürlük” şiarımızın insanlığın vicdanı olmamızı sağlayacağına olan inancımız tamdır.

ÖZGÜR EĞİTİM-SEN & TOKAD & ÖZGÜR YAZARLAR BİRLİĞİ & TASFİYE DERGİSİ


İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın