27 Mayıs Bitmedi, Halka Darbe Devam Ediyor!

27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 49 yıl geçti. Halkın inançlarına, haklarına ve taleplerine karşı gerçekleştirilen birçok darbe gibi, 27 Mayıs darbesi de onarılması güç yaralar açtı. Geride kalan onlarca yıla rağmen, Türkiye’de darbeler zincirine güçlü bir halkanın daha eklendiği bu darbenin etkileri devam ediyor.

Türkiye, hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşasa da, iktidar seçkinleri, halkın emeği ve alınteri üzerinden elde ettiği egemenliğini ve rantını koruyor. Darbe dönemlerinin ve ekonomik krizlerin ezdiği, yoksullaştırdığı halkın tercihlerine hâlâ hiçbir şekilde saygı gösterilmiyor. Lakin mevcut halin, 27 Mayıs 1960 yılında olduğu gibi, silah zoruyla ve haksız idam kararlarıyla devam edemeyeceğini bildikleri için de yeni taktiklere başvuruyorlar.

Son yıllardaki birçok kirli ilişkinin odak noktası haline gelen Ergenekon davası, 27 Mayıs, 12 Eylül ya da 28 Şubat gibi bir darbenin tekrarlanamayacağına işaret ediyor. Fakat bu davadan, askeri vesayetin bittiği sonucu çıkmıyor. Başörtüsü yasağının kaldırılmasına yönelik 411 oyla alınan kararın, 27 Mayıs darbesinin bir ürünü olan Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edildiğini unutmadık. 27 Nisan muhtırasında inanç ve değerlerimizin nasıl karalandığını unutmadık. 28 Şubat’ta alınan kararların devam ettirilmesi için hâlen baskı yapıldığının farkındayız. Darbeyle gelen veya darbecilere destek sağlayan cumhurbaşkanlarına dokunulmazken; Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül aleyhinde aldığı kararı ibretle takip ediyoruz. 27 Mayıs’ta darbeyle devrilen bir partinin bugün darbeci zihniyet tarafından nasıl teslim alındığına tanık oluyoruz.

Görünen o ki; egemenliğini koruma adına halkı dışlayan, kamplaştıran, birbirine düşüren, ona şüpheli muamelesi yapan, en temel hak ve özgürlüklerini zorbaca gasp eden bu anlayış, 27 Mayıs’tan bugüne özü itibariyle değişmemiştir!

Her ne kadar halkı resmi ideolojiye göre biçimlendirmek için bugüne kadar yapılan hiçbir darbe, hedefine tam olarak ulaşmamışsa da, her darbe döneminde, siyasi, toplumsal, ahlaki ve ekonomik yozlaşma, yoksullaşma derinleşmiştir. Bu sebeple, TOKAD olarak tüm halkımızı, darbeci zihniyeti ve onun temsilcilerini doğru teşhis etmeye, yüzleşmeye ve bu baskıcı anlayışa karşı tavır almaya çağırıyoruz.

Bilin ki; kim halktan alınan paralarla yapılan mekânlardan başörtülü öğrencileri kovuyorsa; kim Ergenekoncuları koruyorsa, kim sizi temsil edenlerin muhatap alınmamasını emrediyorsa, onlar, mevcut sorunlarımızın asıl sebebidir!

Darbelerin ağır çekimde ve hukuki efekt verilen yapıldığı bir süreçte, TOKAD olarak bir kez daha vurgulamak istiyoruz ki; darbeci zihniyetle, 27 Mayıs’la, 12 Eylül’le, 28 Şubat’la yüzleşmeden, hiçbir toplumsal mesele hakkıyla çözülemez, hiç bir anayasa değişikliği beklenen sonucu veremez.

TOPLUMSAL DAYANIŞMA KÜLTÜR EĞİTİM VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERNEĞİ

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın