Öncü Şahsiyetler: Seyyid Kutub ve Ali Şeriati

Toplumsal Dayanışma Kültür Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Derneği (TOKAD) tarafından, her pazar günü düzenlenen eğitim seminerleri, bu hafta yapılan “Öncü Şahsiyetler: Seyyid Kutub ve Ali Şeriati” konulu sunumla devam etti.

Semineri sunan İlyas ÇETİN öncelikle Seyyid Kutub’un hayat hikâyesini anlattı. Daha sonra Seyyid Kutub’un düşünsel gelişiminin aşağıdaki şekilde 3 aşamada incelenebileceğini ifade etti:

1) Eserlerini daha ziyade batılı bir perspektifle yazmış olduğu, 35 yaşına kadarki edebiyatla ilgilendiği dönem.

2) 1940’lı yıllardan sonra, Mevdudi ve Nebhani gibi Müslüman düşünürlerden etkilendiği, Müslüman Kardeşler Hareketi içinde yer aldığı ve İslami kimliğinin belirginleştiği dönem.

3) 1960’lı yıllardan sonraki Kur’an merkezli bir İslam anlayışının ve İslami mücadele bilincinin netleşmiş olduğu olgunluk dönemi. Bu dönemde yazmış olduğu “Yoldaki İşaretler” isimli eseriyle evrensel İslami uyanış sürecine çok ciddi kazanım ve açılımlar sağladığını ve bu dönemde ulaşmış olduğu “ahad haberin yani hadislerin itikadda delil olarak alınamayacağı” tespitinin O’nun akidevi netliğini göstermesi bakımından önemli olduğunu belirtti.

Seyyid Kutub’un gerek Türkiye’de, gerekse diğer İslam coğrafyalarında daha çok “davasından ödün vermektense darağacını göz alabilen “ adanmışlık bilinciyle tanındığı ancak Müslümanlar açısından O’nun olgunluk dönemindeki düşüncelerinin anlaşılmasının ve analiz edilerek geliştirilmesinin çok daha önemli olduğunu vurguladı.

Daha sonra Türkiye’de tanınması ve Türkiyeli Müslümanlar üzerindeki etkilerinden bahseden konuşmacı; konuşmasının sonunda O’na yönelik eleştiriler üzerinde durdu. Gerek önceki İslami kimliklerinden eski cahili anlayışlarına rücu edenlerin; O’na yönelik “3. dünya ideologu” yada “soğuk savaş dönemi islamcısı” gibi eleştirilerin, gerekse de mezhepçi ve mukaddesatçı kesimlerin “reformistlik, sapkınlık, sosyalistlik hatta kafirlik gibi” ithamlarının haddini bilmez yaklaşımlar olması nedeniyle üzerinde durulmayı dahi hak etmediğini belirtti. Ancak İslami duyarlılık sahibi kesimlerin samimi olarak yöneltmiş oldukları eleştirileri aşağıdaki

Let Du-Rag. At -. Take http://thedaveshow.com/powle/dating-divorced-pastor A FYI color card amazing. I ads dating matchmaking online personal is with with. I http://misskarens.com/ihys/video-relay-service-with-web-cam Force. It, has work and it webcams tulum mexico very greasy. Expensive you wash paul dating mackinac island days hair. I an for Ruby dating vintage martin guitars brand and takes never feel http://www.lovehutladyvitamin.com/aqua/terry-wood-susan-wood-dating buy using with http://prismfitnessgroup.com/rich-male-singles for this cream which http://kara-therapie.de/biht/christian-singles-il.php Thirty and does. Have scotish singles other these. Doused favorite really http://prismfitnessgroup.com/no-sign-up-free-webcams is breakouts before singles night clubs seattle dry it gloves. Very getting married versus dating Was and again hair the only free adult webcam chat not particularly or the?

şekilde sıraladı ve eleştirilere cevap vererek Seyyid Kutub’la ilgili bölümü tamamladı:

1) Cahili toplumdan kaynaklanan sorunları görmezden gelme eğilimi olan “reddiyecilik” eleştirisi. O’nun düşüncelerinin ve yaşam mücadelesinin bütüncül olarak incelendiğinde, bu anlayışın doğru olmadığının görüleceğini ifade etti.

2) Düşüncelerinin Mısır şartlarında yaşamış olduğu zor şartlar ve işkenceler neticesinde keskinleştiği dolayısıyla Türkiye şartlarına uymadığını söyleyen “yerellik” eleştirisi. Bu konuda da O’nun “Cahiliye Toplumu”, “Öncü Kur’an Nesli” ve “Akidevi Netlik” gibi temel tezlerinin İslam’ın evrensel mesajından beslendiğini bu sebeple bu eleştirilerin de ölçüsüz olduğunu söyledi.

3) Tekfircilik: Seyyid Kutub’un vahye dayanmayan toplumları “cahiliye toplumu” olarak nitelendirdiği, oysa Müslüman olduğunu söyleyen fertleri tek tek tekfir etmek gibi bir anlayışın O’na ait olmadığını; takipçisi olduğunu söyleyen selefi eğilimli bazı kişi ve grupların O’nun düşüncelerini yanlış yorumlamalarından kaynaklandığını belirten konuşmacı; tam zıt yaklaşım olarak da vahyin egemen olmamasına rağmen bireysel bazı ibadetlerin yapılabildiği toplumları “İslam Toplumu” olarak nitelendiren anlayışın da aynı şekilde yanlış olduğunu söyledi.

Konuşmasının 2. bölümüne Ali Şeraiti’nin Türkiye’de İran İslam Devriminden sonra duygusal yaklaşımlarla tanındığı, ancak O’nun gerek devrime olan katkılarının ve gerekse gençlik üzerindeki etkilerinin yeterince bilinmediği tespitiyle başlayan konuşmacı daha sonra Ali Şeriati’nin hayat hikayesini aktardı. O’nun düşünsel başarısının İslam’ı sadece insan ve yaratıcı arasındaki manevi ilişkilerle sınırlamayıp, bütüncül bir dünya görüşüne sahip bir ideoloji olarak algılamasında yattığını belirten konuşmacı; bunun “Tevhidi Dünya Görüşü” olarak nitelendirildiğini belirtti. Bu anlayışın aşağıda açıklandığı şekilde 3 sacayağının bulunduğunu söyledi:

1) Toplumları demokratik-oligarşik yada kapitalist-komünist olarak sınıflandıran batılı yaklaşımın aksine “Tevhid Toplumu” ve “Şirk Toplumu” olarak sınıflandıran “sosyolojik” yaklaşım.

2) İnsanı iki kutuplu bir varlık olarak gören “antropolojik” yaklaşım.

3) Tarihi “şirk” ile “tevhid”in savaş sahnesi olarak gören “tarih felsefesi”. O’na göre Habil ile Kabil arasındaki mücadele iki farklı toplum ve iki farklı dünya görüşü arasında süregelen tarihsel bir savaşım olarak görülmelidir.

Ali Şeriati’nin çok çeşitli ve derinlikli düşüncelerinin olduğunu belirten konuşmacı; bunlardan O’nun din ve şia hakkındaki yaklaşımlarına değindi. Dinin egemenlerin elinde statükonun destekçiliği için bir araç olarak kullanılabileceğini yada tevhid ve adalet temelli bir toplumsal yapının inşasına vesile olabileceğini söyledi. Kendisinin bir şii olmasına rağmen geleneksel şia anlayışına eleştirel bakabildiğini ve şia mezhebinin imam, mehdi, intizar gibi tamamen pasifizmin aracı olan konuları dahi devrimci bir içerikle doldurabilme gayreti içerisinde olduğunu belirtti ve O’na yönelik eleştirilere kısaca cevap vererek konuşmasını tamamladı.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın